kalemi kamera gibi kullanmak; bir çanakkale savaşı günlüğü..
18 mart 1915 deniz savaşı sonrası 25 nisan 1915te başlayan çanakkale kara savaşlarına dair yerli yabancı yazarlar, tarihçiler, araştırmacılar tarafından yazılmış birçok kitap var.
okumuş olduğum bu kitap dışarıdan bakıldığında bunlardan biri gibi görünse de aslında tam olarak böyle değil.
zira
Tarihte bütün bir vatanı, çok üstün düşman kuvvetleri karşısında, son avuç toprağına kadar karış karış kahramanca ve namuskarane müdafaa etmiş ve yine mevcudiyetini muhafaza eyleyebilmiş ordular görülmüştür. Türk ordusu, o cevherde bir ordudur. Yeter ki ona kumanda edenler, kumanda edebilmek vasıflarına sahip bulunsun!
Efendiler, kumandanlar, askerlik vazife ve icaplarını düşünürken ve tatbik ederken , kafalarını siyasi fikirlerin tesiri altında bulundurmaktan kaçınmalıdırlar. Siyasi tarafın icaplarını düşünen başka vazifedarlar olduğunu unutmamalıdırlar.
Türkiye ile Almanya Arasında Kafkaslar'daki Gerginlikler
... Buna karşılık Türk Grup Komutanlığı, silahlarını bırakmaları için Alman birliklerinin ikaz edilmesini ve harp esiri olarak (müttefiklerin birlikleri) kabul edilmelerini ve geri yollanmalarını emretti. Karşı koymaları ve silahlarını kullanmaları hâlinde, çok sert davranılacaktı. Enver Paşa'nın kardeşi Nuri Paşa, Türk Başkomutanlık Karargâhı'nda Alman aleyhtarı bir hava yaratıyordu. Hatta Mühimann, Türk 3. Ordusu'nun durum haritasında Alman demiryolu karakollarının düşman olarak işaretlendiğini biliyordu.
Fakat Türk tutumunu, ekonomik düşüncelerden çok ideolojik düşünceler yönlendiriyordu. Daha 1914 yılından itibaren Türklerin Kafkaslar'daki (daha sonra da İran'daki) tutumu Genç Türkler'in Panislamist ve Pantürkist çabalarının sonucuydu. Bu tutumun baş temsilcisi Enver Paşa idi. Pek sevdiği Turan rüyasının yakında gerçekleşeceğine inanıyordu. Bu konuda Almanya'nın desteğini de hesaba katabileceğini sanıyordu.
* Bir Askerî Yardımın Anatomisi, J. L. Wallach
Sayfa 59 - IQ Kültür Sanat Yayıncılık, 2001Kitabı okudu
20 Yanvar 1990-cı il...
Sovet ittifaqı qoşunlarının Bakı şəhərinə,Azərbaycanın bəzi rayonlarının isə Sovet ordusunun tərkibinə daxil olduğu gün.Neçə-neçə günahsız körpələrin,qadınların,qocaların öldürüldüyü,Dünyanın hələdə buna göz ucu ilə baxdığı,Azərbaycan xalqının isə ömür boyu unutmayacağı o tarix.Həmin gecə SSRİ qoşunları Bakı şəhərini
VATAN YAHUT SİLİSTRE
Siliistre bugünkü Bulgaristan’da Tuna ırmağının kıyısında, bir kenttir. 1388 yılında Türkler tarafından fethedilen Silistre, 1853-1856 Kırım Savaşı sırasında çok kalabalık bir Rus ordusu tarafından kuşatılmış, Musa Hulusi Paşa kumandanlığın-daki Türk kuvvetleri kırk gün boyunca, kaleyi kahramanca savunurlar.
Kitapta, asıl verilmek istenen vatan sevgisi’dir. Bunun yanında, Silistre Kalesİ’ne yardıma koşan gönüllüler ve bunlardan İslam Bey ile Zekiye’nİn aşkı da anlatılmaktadır
İslam Bey, gönüllü olarak orduya gideceğinden dolayı uzaktan sevmekte olduğu Zekiye ile vedalaşmak üzere onun odasına girer. Zekiye’ye, kendisi hakkında beslediği sevgiyi anlatır. Kız da ona karşı kayıtsız olmadığı gibi, onun arkasından o da erkek elbisesi giyerek gönüllüler takımına karışır, Silistre’ye kadar gider. Silistre’de kuşatma altında kalırlar. Bu arada İslam Bey yaralanır, ona, Âdem ismini almış olan Zekiye bakar.
Yaralı olduğu halde İslam, yanında Abdullah Çavuş ve Zekiye ile düşman cephanesini ateşlemek üzere giderler. Dönüşlerinde düşman kuşatmayı kaldırıp çekilmiş vaziyette bulurlar. Kumandan Sıtkı Bey de. Zekiye’nin vaktiyle bir namus meselesinde itaatsizlik ettiği için keçe külah edilmiş olduğundan asıl adı olan Ahmet’i değiştirip Sıtkı’yı kullanarak yeniden askerlikte rütbesi kazanmış olan babası çıkar. İslam ile Zekiye’nin düğünleri kazanılan savaşın mutluluğuyla birlikte yapılır.
Vatan Yahut SilistreNamık Kemal · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202421.8k okunma