Hiç şüphe yok ki bizim şefimiz, ve onun biri hükümet, biri ordu başındaki iki büyük arkadaşı, cumhuriyetin ilk on yılı içinde bütün dünyaya şu hakikati tasdik ettirdiler: “Türkiye sınırları içinde Türk ordusu ile mücadele edilemez.” Türk ordusunun kuvvetlenmesinden, barış ve sükûn dostlarının derin bir hoşnutluk duyduklarına şüphe yoktur: Çünkü biz ancak millî müdafaamızı sağlamak için hazırlanmaktayız. Hakikî harb tehlikesi ise, millî müdafaalarını sağlamamış olanların başkalarında uyandırdığı kolay zafer ve fetih iştahından geliyor. Millî müdafaalarını sağlamış olanlar, eğer kendi bölgelerinde barışı korumak için kuvvet ve azimlerini birleştirirlerse, bir taraf­tan harbi zorlaştıracak veya imkânsızlaştıracaklar, bir yandan da dünyada barış nizamının kurulmasına çalışan politikacıların ve ce­miyetlerin muvaffak olmasına hizmet edeceklerdir.
420 syf.
·
Not rated
·
Read in 9 days
Merhaba , Haziran ayını hem konu hemde gerçek anlamda ağır bir kitapla " Cumhuriyet Devrinde Bir Osmanlı Prensesi : Neslişah " ile açıyorum. Esasında sürgün edilen her bir Hanedan mensubu için ayrı ayrı kitap yazılabilir.Hayatlarının tamamen değişmesinin yanı sıra onlara ait bu "yüksek mertebe" ile yaşadıkları yerlerde dikkat
Neslişah
NeslişahMurat Bardakçı · Everest Yayınları · 2011169 okunma
Reklam
"Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu grup Birinci Dünya Savaşı'na yenilmişti. Millet yorgun ve fakirdi. Milleti dünya savaşına sürükleyenler, kendi hayatlarını kurtarma kaygısına düşerek memleketten kaçmışlardı. Saltanat ve hilafet makamında oturan Vahdettin soysuzlaşmış,şahsını ve tahtını koruyabileceğini hayal ederek alçakça
Sayfa 84 - Kırmızı kedi
Attilâ İlhan ile söyleşi: Çağdaşlık ile Batıcılık
Attila Bey, sizinle, Batı, Batıcılık, çağdaşlık kavramları, Türkiye yakın tarihinde bu kavramların dönüşümü, bugünkü durum, Batı’yı aşmak mı ya da onun kuyruğuna takılmak mı sorusu; bütün bunları içeren hem kavramsal, hem de tarihsel bir söyleşi yapalım istedik. Bunlar tartışılan, gündemdeki ciddi konular. Benim gündemimde 40 senedir
Türk Ordusu
İslamiyet öncesi devirde Türk Ordusu'nun kuruluşu olarak, MÖ 209 tarihi verilmektedir. Aslında bu tarihte disiplinli bir askeri birliğin oluşumu söz konusudur. Türk tarihinin yazılı kaynaklarında en azından MÖ 2255'lere kadar götürüldüğünü düşünürsek Türk Ordusu'nun kuruluşunun başlangıcını bu tarihe bağlamakta herhangi bir sakınca yoktur. Çünkü bundan sonra iki bin yıl daha Motun'un 10 bin kişilik sıkı disiplinle eğitilmiş birliği kurmasına kadar, iki bin yıllık tarihi süreç söz konusudur. Bu süreçte kısa da olsa çok sayıda tarihi hadise meydana gelmiştir. Çok geniş coğrafyada Hun varlığı ve askeri faaliyeti görülmektedir. Düzenli bir askeri kuvvete sahip olunmasa nasıl söz konusu hareketler gerçekleştirilebilir ki?
Sayfa 191 - YeditepeKitabı okudu
Türkler, meydan savaşında, maddeten ve manen yıpratılmış ve yıldırılmış bir ordu ile karşılaşmak için savaştan önce daha başka faaliyetlerde de bulunmaktaydılar. Meselâ Selçuklu beyleri, Dandanakan Meydan Savaşı'ndan bir yıl önce sefere çıkan Gazneli ordusunun önünden devamlı geri çekilerek, bu orduya karşı yıpratma savaşı yapmışlardır. Onlar, bu süre içinde otları yakarak, suları içilemez hale getirerek, Gazneli ordusunun ot ve su teminini güçleştirmişlerdir. Aynı zamanda yaptıkları ara hücumlarla da bu orduya önemli kayıplar verdirmişlerdir. Dandanakan hisarı önünde meydan savaşını kabul ettiklerinde ise, artık Gazneli ordusu maddeten ve manen çökmüş bir vaziyetteydi.
Sayfa 271 - Kronik
Reklam
1,000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.