Ölümden dönmek, insanda çok büyük değişikliklere yol açıyor. İnsanlara, olaylara, yaşananlara dair büyük bir hoşgörü ve anlayışla bakıyorsun. Her şeyi affediyorsun.
Bahadır Yenişehirlioğlu'nun kaleminden ilmek ilmek aşk buram buram hüzün ve özlem o kadar sade bir anlatımla yazılmışki tüm duyguları aşkı sevgiyi özlemi acıyı ve huzuru iliklerime kadar hissettiğim bir kitaptı . Sevmek ; asıl mesele buydu . Asıl mesele insan olabilmek ve yürekten sevebilmek insan olduğu için . Aşk zerresi bizi doyurur ne varsa varlığında yoğurur. Ne Ermeni ne türk ne tanrıya inandığı için ne de Allah'a inandığı için ne camiye gittiği için ne de kiliseye gittiği için hoşgörü sevgi bizi biz yapacak olan değerler . Ötekileştirmeden .
Tanrı'yı ve dinleri akademik bir çevrede konuşmak ne kadar mümkün ve doğrudur, bilemiyorum. Bilim bazı inanç temelleri üzerinde yükselmiş ve bunlar yıllar içinde birbirine öylesine kenetlenmiştir ki artık bunun dışında söylenen bir şey'in imkanına dair düşünmemek gerektiğine dair bir algı vardır.
Armstrong'un bir kaç eserini daha
Yazarın kitaplarından ilk tecrübe ettiğim kitap oldu. Başlangıçta önyargılı yaklaştığımı itiraf edebilirim ama ilk sayfalardan itibaren gerçekten ilgimi çok çeken bir eser oldu. Yazar girişimcilik, iş kalitesi, dürüstlük, yurt sevgisi ve hoşgörü bölümleri altından yer yer yurdumuzun güzel insanlarının yapmış olduğu güzel faaliyetleri hikayeleştirerek anlatmış, yer yer de eğlenceli bi üslupla kendi yorumlarını eklemiş. Şahane bir eser oluşturmuş gerçekten. Gerçek hayatta yürütmüş olduğu iyilik çalışmalarını görmek de ayrı bir mutluluk verdi sonunda. İnsani manevi anlamda tetikleyen, iyilik yapmaya sevk eden, şu dünyaya benim katkım oldu mu acaba diye düşüncelere daldıran, elimdeki fırsatlarla neler yapabilirim sorusunu sorduran, ben de bir şeyler yapmalıyım inancını doğuran ve bu inancı güçlendiren bir kitap. Kimisi sever kimisi sevmez bilemem ama ben bayıldım. Tavsiyemdir.
Bir Osmanlı Ermenisi ve İngiltere'nin Diyarbakır Konsolosluğu'nda görevli olan Thomas Mugerditchian tarafından 1919 yılında kaleme alınan kitap, Kürtleşen Ermenilerin kim olduğu sorusuna aşiretlerine ve yaşadıkları bölgelere, illere, köylere kadar yanıt vermektedir..
Kendi sınırlı çevremizden çıkıp dünyanın geriye kalanını iyi incelemeliyiz. Büyük Senyör [Osmanlı padişahı], farklı dinlerden yirmi halkı barış içinde yönetiyor. İki yüz bin Yunanlı Konstantinopolis'te güvenle yaşıyor. Yunan patriğini müftünün kendisi atar ve imparatora takdim eder. Ayrıca orada Latin patriğinin çalışmasına da izin verilmiştir. Sultan, bazı Yunan adalarına Latin piskoposlar tayin eder ve burada kullanılan formül şöyledir. "Ona Sakız Adası'na gidip orada oturmasını, kendi eski geleneklerine ve bir işe yaramayan dinî ayinlerine göre piskoposluk yapmasını emrediyorum." Bu imparatorluk Jacobitler, Nasturiler ve Monotelistlerle doludur. Ayrıca Kıptîler, Saint-Jean Hristiyanları, Yahudiler, Zerdüştiler, Brahmanlar da var. Türk yıllıklarında bu dinî toplulukların herhangi biri tarafından kışkırtılan hiçbir isyandan söz edilmiyor.