“Bizim için önemli olan kişilere makul biçimde bağlı kalabildiğimizde; onları değiştirmeye, ikna etmeye ya da düzeltmeye çalışmadan dinleyebildiğimizde; ve bir şeyleri nasıl tepkisellik üzerine kurulu olmaktan çok, düşünce üzerine kurulu biçimde gördüğümüze ilişkin serinkanlı beyanlarda bulunabildiğimizde hepimiz hayatta daha başarılı oluruz. Önemli bir sorunu çözümleyebildiğimizde sessiz kalmak ya da suçlayıcı bir tavra yaslanmak yerine net bir tavır alabildiğimizde hepimiz daha iyisini yaparız. Kendi davranışlarımız yoluyla “her şeyin mümkün olduğunu” iletmek yerine net bir sınır çizgimiz olduğunda (“Bu davranışlarla yaşayamıyorum ya da yaşamak istemiyorum”) hepimiz daha başarılı oluruz.
Ve son olarak karşımızdakine kaygılı biçimde odaklanma oranını azaltabilir ve enerjimizi öncelikle kendi inançlarımızı, kanılarımızı, değerlerimizi ve önceliklerimizi netleştirmek için harcar ve bunlarla uyumlu planlar ve yaşamsal hedefler geliştirirsek hepimiz daha başarılı oluruz.”