Genç nesil biz Türkçülerin geleceği ve istikbalidir. Büyük Atatürk'ün Cumhuriyeti emanet ettiği Türk gençliği ve Atsız Ata' nın yaktığı Türkçülük meşalesini taşıyan işte bu gençliktir.
“Ben taş devrinde Türk, tunç devrinde Türk, altın devrinde Türk olmak isterdim. Bütün hilkat devirlerinde Türk, devirsiz hayatlarda Türk, hayatsız devirlerse Türk!… Türk doğmak, Türk ölmek! Türk, Türk, Türk!..”
..devrin başbakanı Şükrü Saraçoğlu'na hitaben Türkiye'de gittikçe artan artan komünist faaliyetleri ve Milli Eğitim Bakanlığı bünyesindeki komünistler hakkında yayınladığı iki açık mektuptan (nu.15, Mart 1944; nu. 16 Nisan 1944) dolayı Orhun dergisi yeniden kapatıldı.
Bu iki açık mektup, milliyetçilik tarihimize "3 Mayıs 1944 Olayları" diye geçen milliyetçi gençliğin Türklük düşmanı fikirlere karşı ilk büyük tepki hareketinin ve birçok milliyetçi aydının tabutluklarda ve zindanlarda insanlık dışı muameleye maruz kalmalarına yol açan Atsız-sabahattin Ali arasındaki" Irkçılık-Turancılık Davası"na giden sürecin başlamasına yol açtı.
Atsız Ata aman verdik özgeye
Meyil ettik dağılmaya bozguya
Uyamadık alındaki yazgıya
Kırılmadık amma iki büküldük
Yürüdükçe milyon milyon döküldük
Atsız Ata namus nerde, ar nerde?
Şeref hani, ara, tara, sor nerde?
Ölüm hak da ölünecek yer nerde?
Bulaydık da yere olsun gireydik!
Yaşamadık ercesine öleydik!
En anlayışsız kafalarda, en duygusuz gönüllerde en sağır kulaklarda aksini buluncaya kadar, bu milli parolayı, Tanrı'nın günü ve en gür sesimizle tekrarlamalıyız:
Bütün Türkler Bir Ordu...
Türkçülük, bir fikir olduğu kadar da bir inançtır. İnanç olduğu için de tartışmasız, tenkitsiz kabul olunur. Onun, tartışılacak ve tenkit olunacak tarafı temeli, esası değil, ayrıntılarıdır.
"İsmet İnönü, 19 Mayıs nutkunda Türkçüleri çok ağır ithamlarla suçladı. Nihal Atsız ve 23 arkadaşı sıkıyönetim mahkemesine sevk edildi. Savcı, tutuklanan 23 sanığın "vatana ihanet suçuyla yargılanmasını" istedi. Tutuklanan Türkçülere büyük işkenceler yapıldı. Türkçüler haksız yere tevkif edildiler. Kendilerine 15 ayrı işkence uygulandı. Türkçüler, bir insanın ancak sığabileceği tabut şeklindeki hücrelere sokuldular. Başları üzerinde 1.500 mumluk lambalar yakıldı. Bayılıncaya kadar işkenceye tabi tutulanlar oldu. 18 ay kadar cezaevlerinde çile çektiler. Sonunda Askeri Temyiz Mahkemesi'nde hepsi beraat ettiler. İşte o meşhur hadiseden sonra Nihal Atsız ve arkadaşları 3 Mayıs 1944 gününde, Türklük adına katlandıkları o acılı günü Türkçüler Günü veya Türkçülük Bayramı olarak kabul ettiler.
Türkçülük Günü, Türkiye'den sonra ilk defa Azerbaycan'da kutlanmaya başladı. Azerbaycan'daki Türkçüler Günü'nün bir numaraları öncüsü Tenzile Rüstemhanlı Hanımefendilerdir."
"Sabahattin Ali Nihal Atsız davası olmaktan ziyade 'Komünistlere karşı Türkçülük' davası halini alan bu davanın 9 Mayıs 1944 günü yapılan karar oturumunda Sabahattin Ali',ye vatan haini (!) dediği için 6 aya mahkum edilen Atsız'ın cezası hakim tarafından milli tahrik gerekçesiyle 4 ay indirilmiş ve 4 aylık bu cezada tecil edilmiştir.
7 Eylül 1944 günü yargılanmaya başlanmıştır, ırkçılık turancılık davası adı verilen ve haftada 3 gün olmak üzere 65 oturum devam eden mahkeme 29 Mart 1945 tarihinde nihayetlenmiş ve Atsız 6,5 seneye mahkum olmuştur."