Prof. Haluk Cillov, 1960'lardaki bir konferansında şöyle yakınıyor: ''İmalat sanayii otomobil lastiğini 300 liraya satar ve yerli malı diye iftihar ederiz. Avrupa'ya gidersiniz, eşini 100 liraya alırsınız. Bu sanayileşmek değildir...
Sayfa 380Kitabı okudu
Batılılaşma uyarınca osmanlı ekonomisinin liberalleşmesi sonucunda, Osmanlı memleketi o güne dek tanımadığı bir soygun ve sömürünün pençesine düştü. Yabancılar dışardan, bizim erbab- teşebbüs ve sahib-i arz içerden, batılılaşmanın sağladığı geniş imkanlardan yararlanarak imparatorluğu kemiriyorlardı. Batılılaşma, zaten var olan sosyal ve ekonomik soysuzlaşmayı daha da hızlandıracak, bir bakıma imparatorluğunun çökmesinde baş etken olacaktı.
“Şu akıp giden kum seline bak;
Ne durması var, ne dinlenmesi
Bak birdenbire nasıl bozuluyor dünya
Nasıl atılıyor bir başka dünyanın temelini.”
Mevlana Celaleddin Rumi
En yoksul halklar en zengin yöneticilerin emrindedir. Geri kalmış ülkelerde köylü ilkel sabanı, ağa Kadillağı sürer. En lüks Avrupa mallarını tüketenlerle asker postalını ömür boyu giyenler aynı toplumun insanlarıdır. Kurtuluşları topraktan ayrılmalarına bağlı kişiler, bir avuç toprak için birbirlerini öldürürler. Ve daha bir yığın tutarsızlık.
Sayfa 26
Ali Halil'in deyişiyle, "Amerika, üsleri, gözetleme ve denetleme istasyonları ile Türkiye'nin üstünde doğrudan doğruya kendi stratejisi için bir dehşet çemberi kurmuştur. Bu çember Türkiye'yi NATO dışında kaldığı için değil, NATO'da olduğu için ilk kıvılcımda görülmemiş bir felaketin içine atacaktır. (...) Türkiye bakımından NATO bugün bir 'savunma' değil; 'ölüm' paktı haline gelmiştir."
Yeninin fiyatı ve niteliği açısından halktan uzak olması gözlem etkeninin gücünü sınırlamakta, dengeyi yıkmaksızın yalnızca bir rahatsızlık vermektedir. Yeninin halkın erişmeyi düşünebileceği bir yakınlıkta olması ise onun bütün yaşantısını ve dengesini bozmaktadır. Bu açıdan, lüks otomobiller halk yığınlarında bir tepki yaratmazken çiçekli kumaşlar yaratabilmektedir.