Türkiye ile öteki geri kalmışlardan herhangi birini yan yana koysak, arada tarihin ve kültürün yarattığı büyük farklılık olacaktır. Ancak, geri kalmışlığın incelelenmesinde, toplumun tarihi gelişme sürecinde aldığı yol ve başlangıç noktasıyla vardığı yer önemlidir. Bu açıdan, Türkiye bir Mozambik’ten, Kongo’dan, Guatemala’dan çok daha geri kalmıştır. Çünkü Mozambik her zaman aynı Mozambik olmuştur. Kongo her zaman aynı Kongo, Guatemala aynı Guatemala. Türkiye ise belirli bir dönemde öteki ülkelerle kıyaslandığında en ileri bir noktada gözükmektedir. Sonra gerilemeye başlamış, gerileye gerileye, günümüze aynı kıyaslama yapılınca çok arkada gözüken bir yere varmıştır. Yani, kavramın dinamik anlamıyla, tam bir geri kalmış ülkedir.
Profesyonel ordunun büyümesi, maaşların ödenmesinde devleti sık sık zor durumlarda bırakmış, adeta bir kısırdöngü yaratmıştı. Devlet 1609’da 380 milyon akçe olan, sonraları daha artan Yeniçeri maaşlarını ödemek için paranın değerini düşürmüş, kırık, bozuk, hurda akçelerle yapılan ödemeler ise yeniçeri isyanlarına yol açarak devletin ve maliyesinin sarsılmasına, yeni para ayarlamalarına yol açmıştır.
Reklam
Geri kalmışlığın temel nedenini, yabancıların kendi çıkarlarına elverişli bir toplum yaratmak için zorla aşıladıkları düzenin ve bireyci dünya görüşünün, Asya, Amerika ve Afrika halklarının bünyesine ve yararlarına uymaması meydana getirmektedir.
Sayfa 28
Türkiye’nin geri kalmışlığı bir Afrika ya da Latin Amerika ülkesinin geri kalmışlığı değildir. Koskoca bir geçmiş ve geleceği olan, sağlam temelleri hala direnen ve kendini ileriye götürecek birikimi çeşitli alanlarda gerçekleştirmiş bir toplumun, geri bırakılmışlığıdır bu.
Devletin ekonomiye tümüyle egemen olmasıyladır ki, hem halk başıboş ekonomik güçlerin sömürüsünden korunabilmiş, hem de bir imparatorluk doğup yaşayabilmiştir. Aracılar azaltılmış, ticaretin bizatihi kendinde var olan sömürünün en düşük düzeyde tutulmasına çalışılmış, halk suni olarak yaratılan fiyat artışlarından; üretim başıboşluktan kurtarılmıştır.
İslam fetihleri, dünyadaki kaosu ve onun doğurduğu asalak hiyerarşileri silip süpürmekle bu yeni uygarlığın ekonomik ve toplumsal şartlarını oluşturdu. Çözülme halinde olan bir kölecilik alemine ya da ufak parçalarla bölünmüş ve hareket yeteneğinden yoksun kalmış bir feodal aleme, fetihlerin daha yüksek ekonomik ve sosyal örgüt biçimleri getirmiş olması, zaferin tayin edici faktörüdür. Bu yeni örgüt biçimleri, geniş halk kitlelerinin ihtiyaçlarını cevaplandırdığı içindir ki, onların desteklerini kazanmıştır.
Reklam
160 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.