Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
304 syf.
6/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Afşin Kum’un yazdığı Sıcak Kafa kitabından uyarlanan dizisini beğendiğim için yeni kitabı Kübra’dan uyarlanan diziyi izlemeden önce eserini okumak istedim. Diziyi hiç izlemedim ama kitabı beğenemedim ne yazık ki. Yapay zeka konusunda yazılmış sıkı bir bilim kurgu okuyacağımı ümit etmiştim ama nerdeee Kitabın türü bence asla bilim kurgu değil zatenyazarın anlatım dili çok basit, kurgusu asla şaşırtmıyor çok tahmin edilebilir. Konusuna gelecek olursak, İstanbul’un varoşlarında yaşayan Gökhan Şahinoğlu adlı bir genç üye olduğu bir sosyal medya platformunda Kübra adlı birinden, Allah’ın sözleri sandığı mesajlar almaya başlıyor. Diğer tarafta Berk adlı çok zeki bir genç Amerika’da okurken baş harfleri KUBRA olan bir yazılım icat ediyor ve bir Türk firması bu yazılımı geliştirmesi için finansman sağlıyor. Yani Gökhan’ın hayatını değiştiren ve onu dini bir lidere dönüştüren mesajları gönderen aslında, iktidarı ele geçirme denemesi yapan bir yapay zeka Buraya kadar ehh sorun yok ama sonra bildiğimiz Türkiye gerçekleri, Gökhan’a körü körüne inanan insan toplulukları filan falanNeden okuduğum yabancı bilim kurgularda zeka pırıltılarından gözüm kamaşırken, bu kitapta insanların aptallığının altı kalın çizgilerle çizilmiş Çünkü burası Türkiye ve bizde bilim kurguda illa siyaset yapılacak, illa bi göndermeler, illa bi şeyler Renksiz, heyecansız, keyifsiz bir okuma deneyimiydi. Yine bir Türk yazar yine hayal kırıklığı ve muz kabuğuSıcak Kafa baya iyiydi oysa ki onun da dizisini izledim kitabı kötü müydü acaba. Kübra dizisini izlesem mi acaba, vakit kaybı sanki
Kübra
KübraAfşin Kum · April Yayıncılık · 2020669 okunma
238 syf.
3/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Çok iyi yorumlar ya da bir kitabın çok okunması ille de onu beğeneceğimiz anlamına gelmiyormuş bir kez daha hem de bolca sıkılarak tecrübe ettim. Yazarı ilk kez okudum ve yazım tarzına adapte olmakta zorlandım, çok karışık anlatmıştı. Bu kim burası neresi derken bambaşka bir konuya geçiyordu. Uyuyarak dünya atlası yapmaya çalışan Uzun İhsan Efendi, topraktan çıkan oğlu Bünyamin, Ebrehe ve Zülfiyar örneğiyle anlatılan Osmanlı Devleti’ndeki casus örgütlenmesi ve kaçınılmaz olarak Osmanlı’nın kötü gösterilmesi de ayrıca rahatsız ediciydi. Moliere bile kitaplarında Osmanlı’yı över, bizim çok akıllı geçinen yazarlarımız da yere batırır. Osmanlı’yı sevmek Türkiye karşıtı olmak değildir bir anlamadınız! İkisi de bizim vatanımız, biri şimdiki biri atalarımızınki. Ben çok akıcı bir kitap beklerken umduğumu bulamamam kitabı daha da fazla beğenmememe neden oldu sanırım. Sonuyla okur şaşırtılmaya çalışılmış ama o bile çok etkilemedi beni, sadece zavallı zamanım diye düşündüm! Ve göklere çıkarılan bir kitapta bile koyun zihniyeti mi var acaba diye düşünmeden edemedim.
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048,1bin okunma
Reklam
300 syf.
·
Puan vermedi
Suriye'debir İsrail casusu: Eli Cohen
Eli Cohen’in adını uzun zamandır biliyorum, casuslara ve casusluğa olan merakım sanıyorum mütecessis ruhumun bir dışavurumu, bu yüzden onun adını bilmemek, onu okumamak, ya da duymamak saçma olurdu. Biraz bilirdim ama teferruatına haiz değildim. Kimdi Eli Cohen? Kamil Emin Sabit ismiyle 1962-1965 yılları arasında Suriye’nin başkenti Şam’da Mossad
Eli Cohen - Casus
Eli Cohen - CasusSamuel Segev · Altınordu Yayınları · 201937 okunma
Attilâ İlhan ile söyleşi: Çağdaşlık ile Batıcılık
Attila Bey, sizinle, Batı, Batıcılık, çağdaşlık kavramları, Türkiye yakın tarihinde bu kavramların dönüşümü, bugünkü durum, Batı’yı aşmak mı ya da onun kuyruğuna takılmak mı sorusu; bütün bunları içeren hem kavramsal, hem de tarihsel bir söyleşi yapalım istedik. Bunlar tartışılan, gündemdeki ciddi konular. Benim gündemimde 40 senedir
302 syf.
·
Puan vermedi
·
23 saatte okudu
Sapır sapır dökülen bir dünyada yaşamanın azabı
"Gidecek hiçbir yerim yok. Ben daima dört yol ağzındayım. Hatta kendi evimde bile…" Allah kimseyi kendi evinde dört yol ağzında hissettirmesin. Bitmemiş bir kitaba ben ne diyeyim. Müthiş bir kurgu okudum diyemem ama çok iyi paragraflar, düşünceler okudum. Burası için bile okunur cinsinden. Bir kitabın tamamını 'alabilen'
Aydaki Kadın
Aydaki KadınAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 2015905 okunma
Büyük şehirlerimizin ana caddelerinden geçerken, şaşırıyor, kendi kendimize soruyoruz? “Burası Türkiye mi” diye soruyoruz? Otellerimizin, iş yerlerimizin, mağazalarımızın, kahvehanelerimizin alınlarına asılı yabancı kelimelerle yüklü levhalar, hamam böcekleri gibi, sülükler, solucanlar gibi çirkin duruyorlar. Belediyelerimiz, yabancı isimlerle açılan iş yerlerine neden çalışma izni veriyorlar? Türkiye bir sömürge toprağı mı? İstanbul Üniversitesinin yapmış olduğu bir araştırmadan anlıyoruz ki, iş yerlerine yabancı isim koyanların % 71'i seçtikleri kelimelerin ne manaya geldiğini bilmiyor. Fransa'da 1994 yılında 665 sayılı bir kanun çıkarıldı. Bu kanunun birinci maddesine göre Fransa'da üretilen mallara Fransızcadan başka isim verilemez. Ve bu malların reklâmları Fransızcadan başka dille yapılamaz. Yine bu kanunun 9. maddesine göre, kamuya açık bir yerde, bir malın reklâmı Fransızcadan başka bir dille yapılamaz. Yapıldığı takdirde o mülk müsadere edilerek sahibinin elinden “bedeli verilmek kaydıyla” alınabilir. Bizim Meclisimizden böyle bir kanunun çıkması acaba çok mu zor? Milletvekillerimiz zahmete katlanarak böyle bir çalışmaya acaba neden girmiyorlar?
Sayfa 237Kitabı okudu
Reklam
IRKÇILIK-TURANCILIK DAVASI DOLAYISIYLA Bu kitap, 1944 yılında, İstanbul'da Bir Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'nde görülen utanç yüklü bir davanın özeti gibidir. Bazı vatansever kişiler, 1944 yılında suç işledikleri, suçlu oldukları için değil; Türk oldukları, Türkçülük idealine aşkla bağlandıkları için büyük zulümlerden, işkencelerden
Haklı ulus kalmaz
Böyle hir kaldirica evet diyecek olursak, dünyada savaşını haklı görmeyecegimiz birbteknukus, dini topluluk ya da sosyal oluşum kalmaz. Bütün din, dil ve ırktan insan toplulukları eline silah alır, karşısındakini öldürür. Örnek mi? Dolu. Aborjinler, Kızılderililer, zenciler mesela. Bugün, Güney Afrika'ya 1650'lerden itibaren gelip yerleşen Hollandalılara, defolup gidin topraklarımızdan kim diyebilir? Mandela dedi mi mesela? Eşit koşullarda yaşama hakkı istedi. Bir grup ırkçı, faşist dışında hiç kimse bu isteğe karșı çıkmadı. Ya da şu anda bilmem nerede yaşamını sürdüren Zerdüştiler, mesela İran'ın kapısını çalıp, hemşerim burada sizden önce biz vardık, siz çıkın biz geleceğiz deseler, sizce de tuhaf olmaz mı? Veya İspanyadan sürülüp İstanbul'a gelip yerleşmiş Yahudiler, halihazırdaki İspanyol hükümetinin kapısına dayansa, 15. yüzyılda burada yaşıyorduk, evimiz barkımız buradaydı, malımızı mülkümüzü geri istiyoruz deseler garibimize gitmez mi? Çok uzağa gitmeyelim, mesela 1923'te mübadelede, Yunanistandan Türkiye'ye göçen Müslüman asıllı vatandaşlar, beni o zaman kolumdan tutup atmıştınız, geri döndüm, burası benim vatanım dese acaba ne cevap alır? Ya da tersi olsa, yüz yıldır Yunanistan'da yaşayan Rumlar geri dönmeye kalksa, acaba ne olur? Aklıma o kadar çok örnek geliyor ki devam etmemem lazım.
Sayfa 351Kitabı okudu
240 syf.
·
Puan vermedi
Popüler Dindarlık İnsanın Anlam Arayışında Türbe Ziyaretleri Ve Popüler Dindarlık İnsanın anlam arayışı ilk insanın hayat bulmasıyla başlamıştır. Geçmişten günümüze bu arayış bir köprü görevi görmüş kapısı tam manasıyla aralanamayan bir yol olmuştur. Prof. Dr. Ali Köse ve Prof. Dr. Ali Ayten bu yolu insanı anlama farklı yönleriyle insanı
Popüler Dindarlık
Popüler DindarlıkAli Köse · Timaş Yayınları · 201815 okunma
320 syf.
·
Puan vermedi
Gözetim kapitalizmin'in üyelerine bir kaç gevezelik
Kral Zuckerberg'in sarayında yaşayan ve dikkat eksikliği hisseden ortaçağ köylüleri miyiz? Neden sosyal medyada kullanıyorsunuz? Bunun size ne faydası var, hadi diyelim ki yeni insanlar tanıyacaksınız. Peki neden? Sosyal medyada ne yapıyorsunuz? Kaydırıyorsunuz, kaydırıyorsunuz, kaydırıyorsunuz ve ne tesadüf kaydırıyorsunuz ve kaydırmaya
Çalınan Dikkat
Çalınan DikkatJohann Hari · Metis Yayınları · 01,469 okunma
Reklam
İstanbul Kriterleri
İstanbul Kriterleri
İstanbul Kriterleri Düşmanlarımıza gelince... Onlara adaletten başka hiçbir şey borçlu değiliz. Aliya İzzetbegoviç S.7 Dokuz köyden kovulmasına rağmen, hâlâ şehri bulamamış olanlar “doğruyu söyleyen" olamazlar. Doğruyu bulamamış, şehirli olamamış kişi doğruyu nasıl söylesin? Olsa olsa, kendince, yanlışları söyleyebilir “onuncu
63 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.