Bazen bozgunla biten bir harbin yıkamadığı ruhları, zafer uyuşturuyor ve bir nesli kendinden geçirtebiliyor. Kurtuluş Harbi'nden önceki devirde, vatan parçası diye Yemen çöllerine koşan bir gençlik vardı. Zaferden sonraki gençlik için Anadolu'da hizmet teklifi, çoğu kere sürgüne gönderilmek mânasına geldi.
Mualim tüccar değildir. Maaş ve ücretin azlığı, çokluğu davası içinde mesleğe kıymet veren insan bu mukaddes vazifeyi yapıyor sayılamaz. Bu iş, mektepciliği ticaret edinen, muallimliği esnaflık haline koyan kültürsüz fukaranın işi değildir. Bu, para değil, ruh işidir. Muallimleri maaş derecelerine göre tasnif etmek ne kadar budalaca bir hareket olursa, bulunduğu mektebin derecesine göre muallime kıymet vermek itiyadı da o kadar safiyane ve o kadar muzır bir itiyatdır.
Kalabalığın değer kaynağı olmayıp tahakkümle gafletin kaynağı olduğunu onlara Gandi'nin şu sözüyle anlatabiliriz: "Kalabalık yüzüme tükürse bastığım yerin çok sağlam olduğunu anlarım."
Din bir dünya saltanatı değildir. Onun siyasetle ilişkisi olamaz. Tarihimizde şeyhülislâmlık müessesesinin din adına, sahip olduğu iktidar ile siyaset yapması, devletin olduğu gibi dinin de içten çökmesinin başta gelen sebebi olmuştur.
Peygamber'in, İslâm'ı "huy güzelliği" diye tarif etmesi üzerinde durulmaya pek değerli bir veciz ifadedir. Bu söz anlaşılınca, kötü ahlak ve sefaletlerle yüklü kalp sahibi oldukları halde "şeriat istiyoruz" diyenlerin İslam ile ve her türlü dinî yaşayışla alakaları bulunmadıkları bilinmelidir.