Dünya’nın En Dinci ve Tehlikeli Örgütü...
KEMALİZM-CHP Türklere karşı yıkıcı faaliyetleri: 1) - Bu örgütün Selanik’ten gelen öncüleri 1909 darbesiyle Padişah’ı rehin aldılar. 1911 Libya, 1912 Balkan ve 1.Dünya savaşlarına girip kayıp ettiler. 2) - 1917’de Kemalistlerin emriyle 70 bin Türk askeri bir kurşun sıkmadan İngilizlere teslim oldular, İngilizler de onaları şehit etti,
Mustafa Kemal'in 1 Mart 1922 Meclis konuşmasını bugün herkes önüne koyup düşünmelidir. Atatürk'ün adını ağzından düşürmeyip, ülkeyi "Osmanlı'nın son günlerine götüren işbirlikçi siyasetçiler", "maaşa bağlanmış gönüllü ajanlar", "uluslararası şirketlerle bütünleşmiş 'yerli' holdingler", bol paralı "gerici örgütler", "kaçakçılar", "milliyetçilikle ilgisi olmayan milliyetçiler", "eğitilmiş bölücüler", devleti yıkmak isteyen "devlet görevlileri", medreseleşen üniversiteler, % 70'i borca giden bütçeler, artan yoksulluk, toplumsal çılgınlığa dönüşen sosyal yozlaşma, tarikatlaşan partiler, Gümrük Birliği'ni savunan "Atatürkçüler", liberal solcular, halktan ve gerçeklerden uzak dar kafalı "aydınlar", devlet kadrolarından uzak tutulan örgütsüz Kemalistler, öldürülen önderler; Mumcular, Üçoklar, Aksoylar, Kışlalılar... İşte ülkemizin karşı karşıya bulunduğu tehdit ve tehlikeler... Sanki Türkiye'de Mustafa Kemal yaşamadı, sanki Türk Devrimi olmadı. Ancak biliyoruz ki Mustafa Kemal yaşadı ve Türk Devrimi bir gerçek. 1939'dan beri verilen tüm ödünlere ve tüm karşı koyuş çabalarına karşın henüz yok edilememiş olan bir gerçek.
Reklam
Bunda tek istisna Laik Türkiye Cumhuriyeti.
Dinsel dogmatizm, bilimin içinde gelişebileceği maddi ortamı da ortadan kaldırarak, Arap bilimini bizzat öldüren temel faktör olmuştur. Bu öylesine somut bir gerçektir ki insanlığın uzayı fethettiği bugün bile şeriatla hala bilim yaşam olanağı bulamamaktadır. Bu ülkelerde bilim adına yapılan; Kur'an'ın bilime uygun olduğuna ilişkin bolca laf üretmek, bunun için de "gavurun" ürettiği bilimin verilerini tarayarak Kur'an''a uydurulabilecek deyişler bulup bunları, felsefeden özenle uzak tutulan yığınları koşullandırmak için kullanmaktan ibarettir. Bu konuda denebilir ki tek istisna Türkiye'dir, ki bu da Cumhuriyet'in aydınlanmacı-laik temelleri sayesinde gerçekleşmiştir. Ancak 12 Eylül ile birlikte geliş­tirilen İslami dalga ve YÖK düzeniyle süreç, Türkiye'de de yeniden geriye çekilmiş, üniversiteler bilim değil, bolca din demagojisi üreten, dini bilime uygun göstermek için Kur'an'ı tahrif de dahil her yolu mubah gören kişilerin at oynattığı, bilimsel felsefenin ise engellendiği alanlar haline gelmiştir.
Türkiye'deki üniversiteler her zaman ki gibi sessiz ama Amerikan üniversitesleri kaynıyor. Filistin için 1000 genç gibi platformları da iktidar olmanın kibriyle putperestleşen siyasal islamcılar ve ülkücüler sosyal medya üzerinden trollemeye çabalıyorlar. Aylardır devam eden soykırım karşıtı eylemlerin kalbi bugünlerde üniversite kampüslerindeki işgal, boykot ve mitingler. Daha önceki yıllarda aynı üniversitelerde Nazi bayraklarıyla yürüyüp faşist sloganlar atan öğrencilere karışmayan okul yönetimleri ve eyalet polisleri, tamamen barışçıl Filistin yanlısı gösterilere askeri teçhizatlarla, atlı birliklerle; öğrenci, öğretmen, gazeteci ayırmadan saldırıyor. Birçok eylemcinin yurt ve yemekhaneye girişlerini sağlayan okul kartları iptal edilirken polisler öğrencileri otobüslerle gözaltına alıyor. Üstelik bu saldırılar hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi parti kontrolündeki eyaletlerde aynı şekilde devam ediyor. Saldırılar arttıkça daha çok yayılan gösteriler karşısında üniversiteden çok özel sermaye şirketi gibi hareket eden okul yönetimleri bir yandan eyalet polisini kampüslere davet ederken bir yandan uzaktan eğitime geçiyor, mezuniyet törenlerini iptal ediyor ya da okulu geçici tatil ediyor. Gençlerin en çok kullandığı ve Filistin yanlısı içeriklerin en yaygın şekilde paylaşıldığı sosyal medya platformlarından TikTok yasağının Kongre’den ve Biden’ın onayından geçtiği, İsrail’in Gazze’de yıktığı her yerden toplu mezarların çıktığı, İsrail’e milyarlarca dolar para ve silah yardımının devam ettiği ve yaz tatilinin yaklaştığı bugünlerde eylemlerin kampüslerden taşması an meselesi.
Dalgamı geçiyordu bu kadın benimle?
BAŞARILARIM.. Benim başarılarım yoktu ki. Başarılı olan oydu. Sadece Türkiye'de değil, dünyanın her yerinde, Osmanlı Klasik Çağı denince akla gelen ilk isimlerden biriydi. Amerika’dan Çin'e, tüm önemli üniversiteler onu davet etmek için birbirleriyle yarışıyorlardı. Yaptığı konuşmaları, verdiği tezleri okuyordum, gerçekten ilginçti. Osmanlı tarihine bambaşkabir yorum getirmeye çalışıyordu...
İsmet İnönü'yü hala savunan zihniyete ilk elden Tanıklık
Atatürk’ün harikulade zekâsı sayesinde, Almanya’dan gelen bilim adamlarına üniversitelerde görev verildi. Onların hepsi, düşünüldüğü gibi Yahudi değildi. Onlar sayesinde üniversiteler çok gelişti. Daha doğrusu üniversite oldular ve bu insanlar Atatürk döneminde büyük itibar gördüler. Fakat Almanya yenilince, İsmet Paşa’nın nereden aklına geldiyse, hepsini enterne etti. Bu çok yanlıştı. Bir piyano hocası profesöre rastlamıştım. O dedi ki: “Ben artık piyanist filan değilim. Çünkü bu ellerle odun kırdım.” İsmet Paşa bunu yapınca, çoğu çekip gitti buralardan, aslında Türkiye ’de kalmak istiyorlardı ama o koşullarda çaresizdiler.
Reklam
107 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.