şeyh saidin yayınladığı bildiri*
Türkler ve Osmanlılar, 400 yıldan beri din ve hilafet adı­na bizi, yavaş yavaş esarete, karanlığa, cehalete ve yok ol­ma yoluna ittiler. Onlar hayat denizinin ölülerini yiyorlar. Türkler, eskiden aramıza göçerek gelip yerleştiler. Hi­le ve desiselerle ülkemizi zaptedip harabeye çevirdiler. Kürdistan hiçbir dönemde bu denli harebe olmamıştı.
Sayfa 165 - *bu bildiri kürtçe ve türkçe olarak erzurum, van, bitlis, diyarbakır, elazığ ve malatyada dağıtılmıştır. **kürtçe ismi pepuk olan bu kuş, yuvasını başka bir kuşun yuvasına yapma özelliğine sahiptir.Kitabı okudu
Arapçı El-Kevakibi hakkında,
Balkanların tebaa halkları, dinleri ayrı olduğu için kendi milli farklılıklarını daha çabuk keşfetmişlerdi. Ancak Arap Müslümanları nezdinde ümmet bağları her şeyin üstündeydi ve bu bağlar Osmanlı devleti tarafından temsil edilmekteydi. İmparatorluğa sadakat İslamiyet'e sadakatle uyumlu göründüğü sürece, Arap Müslümanların çoğu Osmanlı
Sayfa 145 - Agora KitaplığıKitabı okudu
Reklam
Arnavutluk, yeni kurulan Balkan devletleri arasında en zayıf olanıydı ve Yunanlar ya da Sırplar onu kolaylıkla bünyesine katabilecek durumdaydı. Aubrey Herbert, konu yabancı dev­letlerin, özellikle de İngiltere'nin desteğini kazanmak oldu­ğunda çok daha iyi bir şekilde organize olabilen bu devletlere karşı mücadele verdi. Kendisine önerilen Arnavutluk tahtını, böyle bir vazifenin maddi gereklerini karşılayamayacağını söyleyerek geri çevirdi. Nitekim Arnavutların birçok erdemleri vardı ama vergi ödemeye istekli olmak bunlara dahil olmadığından yeni kralın ülkeyi yönetmek için kendi parasını kullanması gerekecekti. Aubrey Herbert'in geçmişine baktığımızda, böylesi bir kari­yeri teşvik edecek hiçbir bulguya rastlamayız. Tam bir İngi­liz olan Herbert, çok köklü ve varlıklı bir aileden geliyordu ve standart Eton ve Oxford eğitimini büyük bir üstünlük ile tamamlamıştı. Abisi Lord Caernarvon, bir Mısır piramidinin derinliklerinde saklı olan Tutankamon'un mezar odasının or­taya çıkarılmasını finanse etmişti ve etkin bir şekilde kullan­dığı muazzam bağlantıları olan biriydi. 25 yaşındayken İstan­bul 'daki İngiliz Sefareti'nin fahri ataşesi olmuş ve bu görevi sayesinde Osmanlı İmparatorluğu'nun dört bucağına seyahat edebilmişti. Ön plana çıkmasına sebep olan şey ise Türklerin tarafını tutmasıydı.
Sayfa 196 - Ketebe Yayınları 1. BaskıKitabı okudu
_(Cia ajanı Fuller’in “Yeni Türkiye” planı- 2008)_ _Atatürkçülük öldü. Nurcular ileri. Paul Henze(Cia) _Kemalizme son verip Osmanlıyla övünün. Fuller(Cia) _Türkiye, Atatürk'ün mirasını reddedip Osmanlı şeriatına geri dönmelidir. Samuel Huntington. (Cia) _Yapılması gereken Atatürk'ün İslam ve kürt düşmanlı olduğu fikrini yaymaktır. Kurt
Kritovulos, padişahın ilk başlarda Notaras'ı şehrin yöneticisi yapmayı planladığını belirtiyor. Notaras, şehrin önde gelenleri arasında en saygın ve sadık olanlarmdandır. Güçlü, zengin, siyasi erdemleri olan, verdiği sözü tutan, halkın saygı gösterdiği bir soyluydu. Padişah bu sebeplerle Notaras'ı şehir yönetiminin başına getirmeyi ve
208 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 saatte okudu
Türk töresinin sözü dinlenir aksakallısı Korkut Ata'nın on iki hikayesinden oluşan kapsamlı bir eser. Hemen herkesin henüz ilkokuldayken tanıştığı bu klasik eserin tam metnini okuma fırsatını şimdi buldum. Sözde anlatı geleneğinin muhteşem yapıtlarındandı öyküler. Korkut Ata, kitapta tüm Oğuz beylerinin hürmet ettiği, sözünden çıkmadığı bir büyük kişidir. Hatta kimi öykülerde Dede Korkut, mistik güçlere sahip bir evliya gibi gösterilir. İslam'ın yeni kabul edildiği ve Oğuz geleneklerinin hala çok kuvvetli olduğu bir dönemde oluşturulmuş hikayeler. Büyüğe saygı, merhamet, misafirperverlik, cesaret, mertlik, alçak gönüllülük gibi Türk töresinin erdemleri hikayelerin başat konusuydu. Bu tam metni okuduğumda çok ilginç bir ayrıntıya tesadüf ettim. Basat'ın Tepegözü öldürdüğü bölüm ( bkz. 138. Sayfa) Homeros'un Odysseia'sında Truva Savaşı'ndan dönüşte yaptığı yolculukta Odysseus'un bir mağarada tek gözlü dev kiklopu öldürüşü birebir aynıdır. Milattan önce 6. yüzyılda yazılan bir eserden bin yılı aşkın bir süre sonra aynı sahne bir Oğuz söylencesinde ortaya çıkar. Söylencenin transfer yönünü de merak ettirdi bana bu sahne. Acaba Türklerin Anadolu'ya gelişi 1071'den daha önce mi oldu? Homeros'la yaşıt bir Türk göçü mümkün mü? Yahut da Yunan söyleyenceleri bugünkü Azerbaycan sınırlarına kadar ulaşmış mıdır? Çok keyif alarak okudum, tavsiye ederim
Dede Korkut Hikâyeleri
Dede Korkut HikâyeleriDede Korkut · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202010,3bin okunma
Reklam
KOSTANTİNİYE'NİN FETHİNİN AVRUPA'DAKİ ETKİSİ
Ne Haçlı Seferleri ne de Osmanlıların çöküşe geçtiği günlerdeki Yunan ve Ermeni kat- liamları bu kadar etkili olmuştu; Avrupalıların gözünde Türk imgesini tamamen bozan, tüm erdemleri silip sadece kötülükleri bıra- kan şey Konstantinopolis’in alınışıdır.
Sayfa 350 - KABALCIKitabı okudu
Ancak Türklerin atalarının yaşadıkları mermer saraylar, yerlerini her ne kadar ahır benzeri toprak kulübelere bırakmışsa da Türklerin kendileri değişmemiş. Konukseverlik -Türklerin en büyük erdemleri- 1877'de de Fatih zamanındaki gibi yaygın bir özellik.
Sayfa 125 - İletişim Yayınları
Türkler, toplarının açtığı bir gedikten akın akın girdiler. Konstantinos elde kılıç savaşarak öldü. Fatih Sultan Mehmed at üstünde Ayasofya Kilisesi'ne girdi ve dua okuttu. Böylece ortaçağ son buluyor ve yeniçağ başlıyordu. Hıristiyan dünyayı bir heyecan dalgası sardı. Ne Haçlı Seferleri ne de Osmanlıların çöküşe geçtiği günlerdeki Yunan ve Ermeni katliamları bu kadar etkili olmuştu; Avrupalıların gözünde Türk imgesini tamamen bozan, tüm erdemleri silip sadece kötülükleri bırakan şey Konstantinapolis'in alınışıdır.
Sayfa 350Kitabı okudu
"Avrupalıların gözünde Türk imgesini tamamen bozan, tüm erdemleri silip kötülükleri bırakan şey Konstantinopolis'in alınışıdır."
Sayfa 320 - Dergah YayınlarıKitabı okudu
Resim