Türk olan kimsenin okuması gereken bir kitap ki aynı şekilde Türk gençliği yani bizler Ziya Gökalp'i anlasaydık böylesine bir kimlik bunalımı yaşamazdık sanırım...
Ahmet Vefik paşa'nın Müntehabat-ı Durüb-i Emsal'ını açarsanız bu kavmi isimler hizasında bir takım münasebetsiz tavsifler (sıfatlar) görürsünüz. Şehrilerden sadır olan (çıkan) bu meseller sahiplerinin ruhiyatına en açık vesikalardır. Bunlardan yalnız Tüklere ait olanını naklediyorum:
"Türk atına binince bey oldum sanır."
"Türk olana şehir içi zindan olur."
"Türk pohpohu,Acem pehpehi sever."
"Türk işi ödünçtür."
"Türk danişment olur adam olmaz."
"Türk ne bilir bayramı laklak içer ayranı."
"Türk ve tosun çünkü doğdu anadan,öğüt aldı eşek ile danadan."
"Türk'ün aklı sonradan gelir."
"Türk direngi olmaz (beklemez)."
"Türk'e beylik vermişler,önce babasını öldürmüş."
Vaktiyle muhtelif kavimlere mensup memuriyetçilerin bir ikbal (mevki sahibi olma) Kabe'si olan Bizans'ta kozmopolit bir sınıf teşekkül etmişti (oluşmuştu).
Bu tayfa kendi kendine bir ünvan aramış, nihayet şehri (şehirli) tabirinde karar kılmıştı. Şehrinin Milliyeti yoktu.
Sururi'nin Refi Ahmedi'ye hitap ettiği "Men ü tü her düneşehriyem ki men Türk u tü Kürd" mısrasından anlaşılacağı vecihle şehri ne Türk, ne Kürt, ne Arap, ne Arnavut'tu: Bütün milliyetlere düşman bir heyet. Bu heyet Arap'ı beğenmez, Kürt'ü istihfaf eder (hafife alır), Laz'la eğlenir, Türk'ü tahkir ederdi (aşağılardı).
"...Türk gençleri pekala anlamışlardı ki bugün en mukaddes vazife Türklerin bütün siyasi fırkalar (partiler), bütün içtimai cereyanlar (toplumsal akımlar) fevkinde (üstünde) birleşmesidir."
Ötüken yayınlarının baskısını okudum.Kelimelerin anlamlarının parantez içerisinde verilip kitabın orijinalliğinin bozulmaması çok hoş.İçeriğe gelirsek fikir yapınızı geliştirmeniz de çok katkı sağlayabilecek bir kitap.Önemli yerlerin altını çiziyordum ki bir bakmışım bütün kitabı çizmişim.Okuyun!Karşıt görüşlü olsanız da okuyun!Bir de Türkçülüğe Gökalp 'in çerçevesinden bakın!