Gözlerimin dünyasına bakar mısın
Bakar da yüreğimi anlar mısın
Korkarım
Ya sözcükler yetmezse diye
Yetmez de anlatamazsam seni
Bir sen varsın sanki sessizliğimde
Yalnızca sen
Köpüklü sularımın türküsünü söyleyen
Ve doğamın yüreğinde
Pınarlarımı yaşayarak dinleyen
Yalnızca sen
Tüm güzelliklerden uzak
Ve güzellikler adına
Çirkinlikler arasında tutsak
Senin pembe evrenine giremem
Bir puştluk var bütün güzelliklerde
Ne aşklar içten ne sevgiler
Hoş geldin iki gözüm
Biz bizeyiz şimdi
Gecikmiş bir mutluluk içinde
Yüksek sesle konuşulmaz bilirsin
Adı nedir gelecekteki güzelliğin
Bari gözlerinle söyle
Ve bir zaman
Yüreğimize gömdüğümüz efendiler
Açıp yelkenlerini
Selamsız ve sabahsız gittiler
Kimse bilmez sancımızı
Kitaplar yanar
Şiirler kanağlar
Gidişimiz korkutur sevdiklerimizi
Yalnızca güneş gelir peşimizden
Ölmekten daha zordur çünkü
Ölümleri yeniden yaşamak
Beni anlatacak kadar
Kalabalık değil daha sokaklar
kadınlar
türkü türkü
kadınlar
ağıt ağıt
kadınlar ki
nakış nakış
göz olmuş gözlemekten kadınlar!
Olmadı bir çay demler,
biraz kitap okuruz.
içimizdeki sessizlikler dinene kadar konuşmayız kimseyle.
eski bir türkü çalsın radyoda ve gökyüzünde birkaç parça bulut gezinsin taşınalım buralardan.
yüreğimizi de alıp gidelim bizi anlayanların yanına..
Bir saz kadar mutlu
Ve hüzünlü başlıyoruz bütün günlere
Ve bir türkü kadar sıcak ...
Alper, Güney Meydan'ın köşesindeki büfenin önünde duran dergilikten Uykusuz'u alıp kapağına baktı. Kapağın yarısından fazlasını kaplayan ve altında "Yeni Türkiye" yazan Türk bayrağının hilalinin yanına, yıldız olması gereken yere, müthiş bir hınçla tekme atan bir adam resmedilmişti. Penguen'i de çekip aldı ve onun
Sayfa 45 - Giriş, Aşka kılavuzmuş yavru kedilerKitabı okudu
