Edebiyat da çok iyi bir şey, Varenka, çok iyi bir şey; bunu onlarda geçen üçüncü günümde anladım. Derin bir şey! İnsanların kalplerini güçlendiren, eğiten bir şey
Bir çocuğun acı çektiğini görmek, hem de öz çocuğunun acı çektiğini görmek ama yardım edememek ne kadar tatsız bir durum! Baba eski püskü, yamalı bir ceket giymiş, kırık bir sandalyede oturuyor. Gözyaşları boşanıyor gözlerinden, belki de üzüntüden değil, alışkanlıktan gözleri dolduğu için ağlıyor. Çok acayip biri! Onunla konuşurken kıpkırmızı oluyor, ne söyleyeceğini, nasıl yanıt vereceğini bilemiyor. Küçük kız da tabuta yaslanmış duruyor, perişan, sıkıntılı, dalgın bir halde! Bir çocuğun dalgın dalgın düşünmesinden hoşlanmıyorum Varenka, canım; seyretmesi hoş değil! Yanında, yerde bir paçavra kukla duruyor–onunla oynamıyor; dudaklarına götürdüğü parmak titriyor; öylece duruyor– kıpırdamıyor. Ev sahibesi bir şeker verdi; çocuk aldı, ama yemedi. Kederli, değil mi, Varenka?