Fahir Onger hem acı, hem tatlı, hem sahih, hem yapmacık bir gülüşle gülüyor: - Yok, diyor, onlar artık fazla ileri gittiler. Biz rakı şişesinde balık istemiyoruz. Balık içinde rakı istiyoruz. Ben kendimi tutamadım: - Vallahi Orhan Veli ile biz her zaman balıkla rakı içerdik! demiş bulundum. Fahir Onger o zaman: - Bizse rakı ile balık yiyeceğiz! dedi.
Sayfa 96 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Yoksulluk, miskinlik dolu bu aşağılık dünyada ilk kez bir güneş ışını, hayatımı aydınlattı sanmıştım. Ama ne yazık, bu güneş ışını pek de süreksiz bir parıltı oldu.. Sonra bu parıltı, pek de çabuk, karanlığın uçurumuna gömüldü. Hayır, bu süreksiz ışını kendime alıkoyamadım, tutamadım.
Sayfa 16 - yky
Reklam
Ertesi sabah şafak sökerken koştum işe. Mihalaki Hacistavri, benden de erkenciydi. İşçilerinden önce gel­ miş, mağazayı açıyordu. "Uyuşuk bir çocuğa benzemezsin," dedi. "Seni yanı­ ma, teraziye alacağım." Daha geceden gelip mağazanın önünde konaklamış Türk köylüleri vardı. Uzun yolculuktan iyice sersemle­ miş, ürkek ürkek
O anda içimde bir şey kopmuştu sanki. Liza birden bana doğru atıldı ve boynuma sarılıp ağlamaya başladı. Ben de kendimi tutamadım ve daha önce hiç ağlamadığım kadar, katıla katıla ağlamaya başladım... —Bırakmıyorlar... İyi... iyi olamıyorum!
Geçtiğimiz kırk gün, sorana sormayana seni anlattım. Dilimde gül bitti adını andıkça; kelimeler ağzımdan kuş olup uçtu, sustugumda kanat çırptılar ağzımın içinde, tutamadım; ilk aralıktan uçtular, seni anlattılar.
Gönlümü avutamadım, Seni söküp atamadım, Ben bahtımı tutamadım, Yâr, seni unutamadım.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.