"Hakikat, bazen "susarak" dile gelir. Sen sükût edersin, vakti gelince Allah hakikati açığa çıkarır. Beklemek, içten tütmek yakıcıdır amma ve lâkin sonu hep ferahlıktır, yeter ki hakiki ol hakikatli davran, hakikatle sus, hakikatle bekle."
Ayşe Elif Apuhan
Ayşe Elif Apuhan
Yankı
Bir mağara, bir kuyu, bir gökyüzü... Bir şey aradı... Sığınabileceği, kaçabileceği yahut varabileceği... İçine sığamadığı vakitlerde gideceği hiçbir yeri yoktu. Dünyaya sığmıyor, kendi içine sızmayı bekliyordu. Elleri başında, çaresiz... Göğsüne sıkışan, düşüncelerden başka neydi? Tüm bunları bilmesem ve hafızamı yitirsem yine aynı sıkışıklığı yaşar mıyım, diye düşünmeden edemiyordu. Suçu her şeyden arındırıp yalnızca hafızaya yormuştu ama hissettiği şey anbean onu yakan bir ateşti. Ateşin nereden geldiğini unutsa bile ateşin varlığını göz ardı edemeyecekti. Çünkü ateşti ve yakardı. Bekledi, bekledi ve ellerini başından göğsüne doğru indirip derin nefesler alarak biraz daha bekledi. Bitmişti yangını, tütmek kalmıştı... Ateş bitince yani sıcaklık geçip her yer soğumaya başlayınca anladı, şikayetçisi olduğu ateşin onu soğuktan koruduğunu. Fakat anlamak, işin çoktan geçtiğine de delildi. Anlamaklar yordu onu. O... Oydu... Herkesten birisi... Pişman olan... Herkes gibi.
Reklam
Burnunda tütmek: Çok özlemek.
Sis
Sarmış ufuklarını senin gene inatçı bir duman, beyaz bir karanlık ki, gittikçe artan ağırlığının altında herşey silinmiş gibi, bütün tablolar tozlu bir yoğunlukla örtülü; tozlu ve heybetli bir yoğunluk ki, bakanlar onun derinliğine iyice sokulamaz, korkar! Ama bu derin karanlık örtü sana çok layık; layık bu örtünüş sana, ey zulümler sahası! Ey
Son arzumsa; tütmek burnunda, saplanmak kalbine unuttuklarınla.
“Hava bulutlu, yağmur yağacak gibi. Sen de çok seversin gri, bulutlu, hafif soğuk havayı. Bu hava bana seni ve Ankara'yı hatırlatıyor. Sanki bu havalarda seninle buluşacağız, sanki seni görmeme az kalmış; sanki buluştuk ve el ele yürüyoruz sokakta. Yürüdük de tam da bu havanın hâkim olduğu bir günde. Ankara'da, akşamüstü; Kızılay'a gidiyoruz. O günler, o anlar öylesine sinmiş ki üstüme, öylesine bütünleşmiş ki benimle, onlarla ilgili kodlarım var. Şimdi... Şimdi sadece onları unutacağım diye korkuyorum. Unutmasam ve sürekli kendime hatırlatsam ne olacak ki, geri gelmeyeceksin, yine biz olamayacağız, o eski anılar seninle yaşanmış olsa da artık seninle yenilenmeyecek. Üzgünüm, çaresizim ve seni özlüyorum. "Burnunda tütmek" deyiminin anlamıyım şimdi, anlamın ötesinde bir şeyi deneyimliyorum.”
Reklam
Tükenmez bir umut bu bendeki İnşirah ile yenilenen Namaz ile kıyama geçen Dirilen , her an dirilişe adapte Her an tütmek için yürekte Tükenmez bir umut bu bendeki Ölen her hüzne bedel.
Kendimden
Ve anladım ki yanmak varken sönmek de tütmek de her çağda zulümdür
Duman alev olamayan ateş ögesidir Tütmek, yanamamaktır.
Oruç Aruoba
Oruç Aruoba
Duman, alev olamayan bir ateş öğesidir. Tütmek yanamamaktır.!
Reklam
Ahh
... Tütmek yanamamaktır... Oruç Aruoba .
may`ran
içi yanmak. burnunda tütmek. yüreği sıkışmak. ruhu ağrımak. nefesi daralmak. gözü aramak. aklını çıldırmak.
''Tütmek,yanamamaktır.''
Yan ama tütme!
. “Duman, alev olamayan ateş ögesidir - tütmek, yanamamaktır...” (
Yakın
Yakın
;
Oruç Aruoba
Oruç Aruoba
; 1000K’den)
77 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.