Hiç kimsenin neyin ak, neyin kara olduğunu söylüyemediği yerde, ışık söner, özgürlük gönüllü bir tutsaklık olur.
Sayfa 92 - CanKitabı okudu
Reklam
Nazım Hikmet’in Bursa Cezaevi’nde tutsaklık günleri. Koğuş arkadaşlarını okumaya yazmaya yönlendiren Nazım, aynı zamanda cezaevi yönetimine de yardım etmektedir. Cezaevi denetimine Adalet Bakanlığı’ndan bir müfettiş gelir. Birkaç gün denetim yaptıktan sonra müdüre: - Nazım da buradaymış, çağır da görelim nasıl biridir? der. Nazım’ı odaya getirirler. Müdür koltuğuna iyice kurulan müfettiş Nazım’ı tepeden tırnağa süzer ve: -Demek Nazım sizsiniz, der. Nazım’a oturması için yer göstermez. Kısa bir konuşma sonrası, “gidebilirsiniz” der. Nazım tam kapıdan çıkarken durur ve müfettişe: -Ömer Hayyam adını duydunuz mu? diye sorar. Müfettiş hemen atılır: -Kim duymaz Hayyam’ı. Nazım: -Hayyam zamanında İran hükümdarı kimdi? diye sorar. Müfettiş şaşırır. Nazım konuşmasını sürdürür : “ Görüyorsunuz sanatçıyı anımsadınız ama hükümdarı anımsamadınız. Yıllar sonra beni dünya anımsayacak ama dönemin Adalet Bakanı’nı ve sizi kimse anımsamayacak” der çıkar. Müfettiş yaptığı yanlışı anlar, Nazım’ı geri çağırır ama Nazım koğuşunun yolunu tutmuştur.
Hayat her zaman yaşadığınızdan daha fazlasıdır ve tutsaklık insanın dışında değil içinde saklıdır.
İşkence sehpası acı çektiremez bana Ruhum özgür yaşar Bu ölümlü iskeletin ardında Daha cesur biri var Onu ne testereyle kesebilirsin Ne de palayla delebilirsin İki beden bir arada yaşar Birini bağlasan diğeri kaçar Kartalın yuvasından Uçup gökyüzüne Yükselmesinden bile Daha kolayca belki Değilsen eğer Düşman kendi kendine Tutsaklık bilinçlidir Özgürlük de öyle.
Yazın bir yeriydi. Kiraz ve tabak Fena halvettiler kaba gölgeli Çekik kılıç gibi geldi bakarak Sakindim -- bilakis fena öfkeli Ben dedim sadece devletin ben bir -- Çıktı kâğıtları masaya boca Müstahdem çay verdi ve iki öğüt Anti pas ve septik depresan bolca O gün uyumadım uyuyana dek Olsaydı adını epey öperdim Avlanak dediler ey kaymakam beg Onlara yediğim oku gösterdim Şimdi ben Bolu’dan emekli malül Kapıya bakmaktan kapıyı deldim Avanak dediler ey kaymakam beg Onlara yediğim oku gösterdim Tutsaklık diyorsan başka bir balık Kovayla denizin arası kadar Aşkla yağmur kadar kirazla tabak Bunlardan Bolu’da pek çok daha var. (İtibar, S 3, Aralık 2011, s. 5.)
Süleyman Çobanoğlu
Süleyman Çobanoğlu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.