Merhabalar, bu yazıda sizlerle Ahmet Mithat Efendi’nin Felatun Bey ile Rakım Efendi romanı hakkında edindiğim bilgiler ve izlenimler ile ilgili bir iki bir şey paylaşmak istiyorum.
Felâtun Bey ve Rakım Efendi romanı Ahmet Mithat’ın toplumsal sorunlara değinen romanları arasında en ilginç olanıdır ama bu romanın sanatı bakımından en iyisi olduğu
YAŞADIĞIN HER YER EVİNDİR , DÜN DÜNDÜR BUGÜN BUGÜNDÜR..
"Ben yaşamıyor gibi yaşamıyor gibi yaşıyorum"
Sezai Karakoç
Bazen hayat sadece beklemektir. Bir şekilde yaşamaya devam edersiniz , bir diri gibi veya bir ölü gibi. Ölü gibi nasıl yaşanır ? Mecbur kalınca bal gibi yaşanır.
Dostoyevski bu kitabında , otobiyografik diyebileceğimiz kendi sürgün cezası yıllarını anlatmaktadır. Kısıtlı
Yetişme şeklimiz ve gelişimimiz belirliyor hayatımıza aldıklarımızı ya da alamadıklarımızı.
Kaçımız bir mekanda yanlız oturabiliyor?
Ne saçma soru değil mi? Sorunun saçmalığına yine döneriz isterseniz.
Dikkat çekmek istediğim konu, insanlar yanlız zaman geçirmeyi bilmiyor, ben dahil. Denk geliyorum dörtlü, beşli gruplar şeklinde oturan her biri aynı anda konuşan kadın ve erkeklere. Bu birbirini dinlemeden konuşma alışkanlığı da ne demek oluyor?
Yalnız yürüyüş yapamayanlar, yanlız kahve içemeyenler, yalnız yemek yiyemeyenler. Aidiyet ihtiyacı, elbette vardır insanın, anlaşılabilir, özgürlüğe engel bir ihtiyaç gerçekten ihtiyaç mıdır? Tutsaklık mıdır?
Hoş benim durumum geliştirme aşamasında 47 yaşındayım ve kendimle zaman geçirmeyi öğrenmeye çalışıyorum.
Işıl ışıl bir hafta sonu dileklerimle...