Hayat sonu mutlu biten masallar gibi değildir çoğu zaman. İyiler sonsuza dek mutlu yaşamazlar. Bazen çırpınırken görürsünüz onları; dev dalgaların arasında bir oraya bir buraya sürüklenirken, bazen öfkeli görürsünüz onları;haksızlığın kalp burkan acısıyla gözleri dolarken.Bir bakarsınız hınçları volkan olmuştur gökyüzüne taşar. Bi bakarsınız can
Kendimi sana kilitliyorum,
Bulunduğum yer dört şiir arası.
Sonra, Üç öğün seni seviyorum
Sevgim müebbet hapis cezası.
Uzun zamandır sana tutsağım.
Bu tutsaklık diğerlerinden farklı
Davanın hakimi kim bilmiyorum
Hem davacı benim, hem de davâlı.
Çıkmak için anahtar arıyorum
Tek bulduğum dinlediğim şarkıdaki sol anahtarı
Ne senin gönlüne girebiliyorum
Ne de bulabiliyorum aklımdan çıkacağın bir kapı
En uygun zamanı bekliyordum bu kitabı incelemek için.
Zira bu kitabın, daha doğrusu yazarının bendeki kıymeti çok başka. E haliyle öyle aceleye gelen bir inceleme olsun istemedim. Bana wattpad uygulamasını sevdiren, gençliği olumsuz etkileyen, insanların ön yargısını kazanımı bir uygulamada bir çok kitabın arasında ;okuyana umut veren, herkeste
“Kendi ellerimle şekillendirdiğim ve ebediyen içine hapsolacağım ışıklı bir kafes görür gibi oldum.”
Kayıp Zamanın İzinde serisinin 5. kitabı olan Mahpus, diğer ciltlerin taşıdığı prototipin cisimleşmiş, rayına oturmuş, sorgulama mekanizması içinde tutsak kalan bir insanın gelgitlerini en canlı genişliğiyle gösteren/göstergeleyen halidir. Peki,
Hayal kurarken bile realist olanlar var.
“Yalılarda gözüm yok, nasıl olsa olmayacak." Kafanın içinde bile zincirlere bağlı olmak korkunç bir tutsaklık olmalı.