Aslında, kimse, kafasındaki hayallerle kimseyi bir yere götüremez kardeşim Selim! Belki biz, seninle ben, kafamızdaki hürriyetle bir yerlere gidebilirdik. Giderdik de! İstediğimiz zaman kaçardık sınıftan. Yangın çıkmasını beklemezdik. Hocanın gözünden kaçarken arka kapının yanına yerleştirmiş olduğumuz kontrplak korurdu bizi. Sormazdı bu tahta nedir diye. Hürriyet kontrplağı. Kapının gıcırtısını duyduğu zaman hoca geç kalmış olurdu, çok geç. İşte böyleydik biz canım Selim! Şimdi ne durumlara düştük ikimiz de. Sen öldün, ben de koridorlarda, anlamsız bekleyişlerin içinde ölüyorum.
Nedir bu büyük gerçekler? Belki anlatması güçtü. Fakat insan ruhuna ait daha büyük gerçekler vardı. İnsan yalnız kaldığı zaman öyle şeyler düşünüyordu ki aşk bunların yanında küçük bir yer tutuyordu. Sevdaya zamanı yoktu..