tachicardia

424 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
24 günde okudu
1875 lerde Anadolu’nun berbat haline şahitlik ediyoruz. İngiliz bir askerin/gezginin gözünden anlatılan bu anılar adeta cahillikten, pislikten kırılan bir osmanlının kaçınılmaz sona ne kadar yaklaştığını gösteriyor. Geçtiği köylerde hemen hemen müslüman ve hristiyan halklar yarı yarıya. Ancak iki halk da çok cahil, bağnaz, kirli ve hastalıklı. Hem düşünce olarak hem de fiziksel olarak hastalıklı. Neredeyse hiçbir ulaşım aracı için yol yok. Ticaret ve tefecilik genelde gayrımüslimlerin tekelinde. Müslüman halk ise bir nevi köle ve karın tokluğuna çalışıyor. Önemli görevlerde ecnebiler hakim. Neredeyse hiç Türk doktor yok. Gelenler de pişman. Askerler günlerce aç kalıyorlar. Subayların maaşları ödenmiyor. Tüm bunların yanında Müslüman olmayan her milleti padişaha kışkırtmaya çalışan bir Rusya var. Ah Atam sen bu Anadolu’dan nasıl böyle bir Türkiye Cumhuriyeti yaratabildin. Takdire şayan gerçekten.
At Sırtında Anadolu
At Sırtında AnadoluFrederick Burnaby · İletişim Yayınları · 200059 okunma
Reklam
520 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Müthiş bir kurgu ve olağanüstü bir çaba içermesi sebebiyle Orhan Pamuk bu kitabında fazlasıyla övgüyü hak ediyor. Uzun yıllar boyunca bir plan dahilinde tasarladığı bu roman ve aynı paralellikte müze fikri çok dahice. Yarattığı karakterler elbetteki etrafında sürekli rastlaştığı insanlar, kendi hayatındakiler ve ailedekilerden seçilmiş ve aralara serpiştirilmiş. Asla tam manasıyla bir aileyi ve kişiyi olduğu gibi aktarmamış. Burjuva bir insanın aşkını anlatan bu hikayede bana göre yine de tam olarak algılayamadığım bir eksiklik hissediyorum. Orhan Pamuk romanlarında asla duygusal olarak yaşayamıyorum karakteri. Bunda yazarın genelde elit ve azınlıkta bir tabakanın hikayesini anlatması rol oynuyor olabilir. Ve yine her romanında olduğu gibi sürekli bir hüzün ve karamsarlık hakim. Yine karakterde de bu hüznü hissediyoruz ve hatta kahramanımızın bu hüzün ile acılar ile beslenmesi söz konusu. Sanki bu ona keyif veriyor. Yani bir melankoli hali. Her şeye rağmen kitap kendini okutturuyor ve seksenlerin doksanların ruhunu yansıtıyor.
Masumiyet Müzesi
Masumiyet MüzesiOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 202241,9bin okunma
110 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
32 saatte okudu
Böyle küçük bir kitapta kendimden bu kadar fazla şey bulabileceğimi düşünmemiştim. Bir nebze daha derine inilebilirdi düşünce olarak. Ama yine de anlatım beni etkiledi ve hayatta bir çok şeyin yanlış olabileceğini ancak hissedilenin nadiren yanlış olacağını anladım. Her sayfası beni kararlarıma ve kitabın içine daha da yaklaştırdı…
Kadınlar Okulu
Kadınlar OkuluAndré Gide · Bordo Siyah Yayınları · 20051,124 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
249 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
19 günde okudu
Öncelikle kitabı beğendiğimi belirtmeliyim. Bu kitaba ibn Tufeyl’in Hay bin Yakzan’ı sonrası sevk edildim. Bir ada edebiyatı türü olarak bahsedilen bu kitaplar serisi beni etkiledi diyebilirim. Ancak Ütopia kitabında Mine Urgan’ın yazdığı eleştiri yazısında böyle bir göndermeye rastlamadım. Bir ülke ve herkes mutlu. Herkes çalışıyor ve kadın erkek mümkün mertebe eşit. Yasalar çok az ve suç oranı düşük. İlk ütopya örneği. Ayrıca ilk sosyalist manifesto fikri. Marx ve Engels’in de More’dan esinlendiği söyleniyor. Ancak böylesine hayalleri süsleyecek kadar güzel bir ülkeden bahseden bir yazar eğitim konusunda papazlara tam yetki verdirtmiş. Kendisi de tutucu bir Katolik olduğu için idam edilmiş zaten. Sanırım din konusunda tam bir aydınlanma yaşayamamış yazarımız. Ayrıca ülkesinde birkaç noktada adet George Orwell’in 1984’ünü aratmayacak derecede kısıtlayıcı durumlar var. O bunlardan bir lütuf olarak bahsetse de bana pek öyle gelmedi. En nihayetinde ütopik/distopik kitapların ilk örneği olan bu kitabı okumak gerekir diye düşünüyorum.
Utopia
UtopiaThomas More · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202020,6bin okunma
568 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
32 günde okudu
Ah Martin Eden. İnsanları azıcık daha iyi tanıyınca hayatına kıymaya karar verdin. Baş edemedin bu çıkar ilişkileri ile dostum. Martin Eden yazar olmaya çalışan bir serseri iken Ruth ile tanışır. Ulaşılamayacak biridir onun için Ruth. Onun seviyesine gelmeye çalışır. Okur, daha çok okur, gramer öğrenir, güzel konuşmaya çalışır. İçindeki yeteneği fark eder. Ancak kimse inanmaz ona. Etrafı boşalır. En sonunda başardığında ise sıraya girerler. Ancak o değişmemiştir, sadece biraz para kazanmaya başlamıştır. Halbuki öyle mi? Hiç değişmedi mi? Değişti elbette. Ama Martin o değişiminin para kazanamayan son günleri ile para kazandığı ilk günlerini karşılaştırıyor. Onun öncesinde onu buna teşvik eden büyük aşkı unutuyor. Yine de haksız sayılmaz en sonunda insanlara güvenmeyerek. Özellikle saf aşk ile bağlandığı Ruth’a.
Martin Eden
Martin EdenJack London · Varlık Yayınları · 196892,5bin okunma
Reklam
Reklam
139 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.