Ubeydullah Ahrâr Hazretleri nakleder ki: "Bir aziz zât, Nakşibend Hazretleri'ni vefatından sonra rüyasında görmüş ve ona: -Ebedi kurtuluşumuz için ne yapalım? diye sormuş. Hâce Hazretleri şu cevabı vermiş: <-Son nefeste neyle meşgul olmak gerekiyorsa onunla meşgul olun! Yani, son nefeste nasil ki tamamen Hak Teâlấyı düşünmeniz lâzımsa, hayatınız boyunca da o şekilde uyanık olunuz!"
Osman Nuri Topbaş
Osman Nuri Topbaş
"Söz, yüce bir şeydir. Zamanında ve yerinde olmalıdır." Ubeydullah Ahrâr (r.a)
Reklam
Efendim ben, bir zaman kalbin bedenimizin içinde olduğunu sanıyordum. Gaflete bakın ki herşey onun içindeymiş.. Ubeydullah Ahrar Hz
Ubeydullah Ahrar aynı zamanda bir çiftçiydi. Tarlada ziraat yaparken insan eğitirdi. Bir yandan Darüşşifada hastalara bakar ve öte yandan insan eğitir, seyr ü süluk yaptırırdı. Batı'da gelişen Hospitalıen Tarikatı'nın ismi hastanecilikten gelir ve kuruluşunun temelinde Haçlı Seferleri ile Antakya ve Şam'a gelen Hristiyanlann buralarda Müslümanlardan gördükleri ahilik örnekleri yatar.
Aslında gelenekte, bozulmamış, saf hâlinde tatbik edilen o İslam geleneğinde kavramdan ziyade halka inen, hayata yansıyan ameli anlayış söz konusu olmuş ve tercih edilmiştir. Bu yöntemle mesela bir Ubeydullah Ahrar örneğinde olduğu gibi bir yanda ârif öte yanda çiftçi vasfı olan insanlar yetiştirilmiştir.
İnsan, kendi tabiatının cehenneminden geçmedikçe gönül cennetine ulaşamaz.
Reklam
Hâce Ubeydullah Ahrâr (ks)
Büyüklerin himmet ve bereketiyle, bu Nakşî silsilesi kıyamete kadar varlığını sürdürecektir.
Hak Teala, kalbi bir şeye bağlanmadan durmayacak şekilde yaratmıştır.
efendim, ben bir zaman kalbin bedenimizin içinde olduğunu sanıyordum. gaflete bakın ki her şey onun içindeymiş. ubeydullah ahrar hz.
Allah'ın rızâsına giden bütün yolları inceledim. En kestirme yolun, insanları sevindirmek olduğunu gördüm... Ubeydullah-ı Ahrar (k.s.)
Reklam
Maalesef Mevlânâ hâlâ birçok dindar tarafından kabul edilmemektedir. 17 Aralık geldiğinde Mevlâna'yı Şeb-i Arus ayinleriyle anmak kötü bir şey değildir ancak bununla yetinilmemesi gerekir. Bunun dışında Mevlânâ'nın bir insan yetiştirme modeli vardır ama bu usul üzerine mektepler açılamamaktadır. Mevlevi eğitim sistemi bugün Amerika'da, Rusya'da, Avrupa'da dahi ilgi görmektedir. Bugün Hintli bir Yogi Avrupa'da kendi sistemi üzerine bir okul açabilmektedir ancak bizde metafizik temelli okul açılamamaktadır. Hâl böyle olunca din sadece kuru bir kavram düzeyinde kalmaktadır. Aslında gelenekte, bozulmamış, saf hâlinde tatbik edilen o İslam geleneğinde kavramdan ziyade halka inen, hayata yansıyan ameli anlayış söz konusu olmuş ve tercih edilmiştir. Bu yöntemle mesela bir Ubeydullah Ahrar örneğinde olduğu gibi bir yanda ârif öte yanda çiftçi vasfı olan insanlar yetiştirilmiştir. Ubeydullah Ahrar aynı zamanda bir çiftçiydi. Tarlada ziraat yaparken insan eğitirdi. Bir yandan Darüşşifada hastalara bakar ve öte yandan insan eğitir, seyr ü süluk yaptırırdı. Batı'da gelişen Hospitalıen Tarikatı'nın ismi hastanecilikten gelir ve kuruluşunun temelinde Haçlı Seferleri ile Antakya ve Şam'a gelen Hristiyanlann buralarda Müslümanlardan gördükleri ahilik örnekleri yatar.
Sayfa 156Kitabı okudu
Ubeydullah Ahrar Hazretleri
"...Kalbi mal-mülk gibi dünyevî şeylere bağlı olan ve bunları düşünen kişi kâfir olmuyor da, kalbi (kamil) bir mü'mine bağlamak (ve ona muhabbet duymak), niçin küfre sebep olsun? Üstelik gönlü mânevî rehberlere bağlı olmayan insanların; "Tabiat boşluk kabul etmez." hakikati sebebiyle, yanlış örneklerin peşine takılmaları da kuvvetle muhtemeldir. Nitekim; "Hak ile meşgul olmayan kalbi, bâtıl işgal eder." denilmiştir. Velhâsıl râbıta; müridin mürşidine duyduğu muhabbeti dâimâ gönlünde tâze tutarak onun salih amellerini ve güzel hâllerini taklide çalış- masından ibarettir. Zira sâlih zâtların sohbet ve irşadları kadar, muhabbetleri de tesirli ve faydalıdır...
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَكُونُوا مَعَ الصَّادِقِينَ "Ey îmân edenler! Allah'tan korkun ve så dıklarla beraber olun!" (et-Tevbe, 119) buyurmaktadır. Cenâb-ı Hak âyet-i kerîmede "sâdıklar olun" buyurmuyor; "sadıklarla beraber olun" buyuruyor. Çünkü sadık olmak, sådıklarla beraberliğin en tabii neticesidir. Hâce Ubeydullah Ahrar Hazretleri der ki: "Ayet-i kerimedeki «Sadıklarla beraber olun!» emri, dâimi bir sürette beraberliği ifade eder. Ayette beraberlik, mutlak olarak zikredildiğinden, hem fiili, hem de hükmi beraberliği ifade eder. Fiili beraberlik, sadıkların meclisin de kalp huzuruyla, fiilen bulunmaktan ibarettir Hükmi beraberlik ise gıyablarında da onların hållerini tahayyül etmekten ibarettir."
Allah'ın rızâsına giden bütün yolları inceledim. En kestirme yolun, insanları mutlu etmek olduğunu gördüm.. Hâce Ubeydullah Ahrâr (k.s)
809 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.