64 syf.
10/10 puan verdi
Bu dünyada, hususan uhrevî hizmetlerde en mühim bir esas, en büyük bir kuvvet, en makbul bir şefaatçı, en metin bir nokta-i istinad, en kısa bir tarîk-ı hakikat, en makbul bir dua-yı manevî, en kerametli bir vesile-i makasıd, en yüksek bir haslet, en safi bir ubudiyet: İhlastır.
İhlâs Risaleleri
İhlâs RisaleleriBediüzzaman Said Nursî · Söz Basım Yayın · 20141,554 okunma
Bu dünyada, hususan uhrevî hizmetlerde en mühim bir esas, en büyük bir kuvvet, en makbul bir şefaatçı, en metin bir nokta-i istinad, en kısa bir tarîk-ı hakikat, en makbul bir dua-yı manevî, en kerametli bir vesile-i makasıd, en yüksek bir haslet, en safi bir ubudiyet: İhlastır.
Reklam
Çocuk Yusuf, ağabeylerinin hasediyle atıldığı kuyudan alnının akı ve yüreğinin sekinetiyle çıkmıştı. Genç Yusuf, azizin karısının önce günah çağrısına, sonra da iftirasına maruz kaldığı saray görünümlü zindandan ise iffetiyle çıktı. Atıldığı zindan ise, ubudiyet miracına ulaştığı bir manevi saray olmuştu Yusuf için. Nitekim, haksız yere atıldığı o zindandan peygamber olarak çıktı. Uğradığı musibetlerin her biri, onun için, manevi ilerleme yolunda birer basamak olmuştu kısacası... Çünkü bedeni kuyuya atılan Yusuf, ruhunu asla kuyuya düşürmemişti.
176 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
İman, ubudiyet, namaz, görevlerimizi yaparsak neler kazanacağımız,yapmazsak nelere düçar olacağımız, haşrin isbatı gibi konular ele alınmış. İlk 10 söz alınarak küçük sözler adında bir risale olarak sunulmuştur.
Küçük Sözler
Küçük SözlerBediüzzaman Said Nursî · Söz Neşriyat · 20172,283 okunma
Risale-i Nur
Pek çok yara, bere içinde epey müddet kaldığı halde, o hastalığın azîm mükâfatını düşünerek kemal-i sabırla tahammül edip kalmış. Sonra yaralarından tevellüd eden kurtlar, kalbine ve diline iliştiği zaman, zikir ve marifet-i İlahiyenin mahalleri olan kalb ve lisanına iliştikleri için, o vazife-i ubudiyete halel gelir düşüncesiyle kendi istirahatı
İbadet
İslam; bir takım ritüeller toplamından ibaret bir ibadet dini değildir. Aksine İslam; hayatı ibadetleştiren bir ubudiyet dinidir. Gün boyu işlenen ahlâki her davranış, daimi sevaptır, ibadettir. İbadet; salih ameldir, yani; düzgün ve kaliteli iş yapmaktır, üretmektir. Yararı yalnızca kendimize olan ameller değil, belki faydası başkalarına da olan sâlihattır!
Sayfa 317 - Araştırma YayınlarıKitabı okudu
Reklam
(Marifet) "Kalbin Hakk ile hayatlanmasıdır," der Hazret ve ekler: "Diriyi öldür -yani nefsini. Ölüyü dirilt -yani kalbini. Bulduğunu yitir -yani dünyayı. Yitiğini bul -yani ahireti. Varı yok et -yani hevânı. Yoğu var et -yani niyetini. Marifet kalptedir, delalet dildedir. Ubudiyet tenden geçmekle yapılır: Eğer cehennemden kaçıyorsan, niyetine sadık kal; eğer Mevlânı arzu ediyorsan yüzünü O'na döndür, çünkü O'nu hemen bulacaksın..."
Sayfa 141 - Sufi Kitap
...Ramazana Dair...
İşte, Ramazan-ı Şerif, ... Saltanat-ı rububiyet-i İlâhiyeye karşı ubudiyet-i beşeriyenin resmigeçit yapmasına en parlak, kudsî bir bayram hükmündedir. Ve öyle olduğundan, yemek-içmek gibi nefsin gafletle hayvanî hâcâtına ve malâyani ve hevaperestâne müştehiyata girmemek için, oruçla mükellef olmuş. Güya muvakkaten hayvaniyetten çıkıp melekiyet vaziyetine veyahut ahiret ticaretine girdiği için, dünyevî hâcâtını muvakkaten bırakmakla, uhrevî bir adam ve tecessüden tezahür etmiş..."
"...Yani o zât, ubudiyet-i külliye cihetiyle kesret tabakatının dergâh-ı İlahiye elçisi olduğu gibi, kurbiyet ve risalet cihetiyle dergâh-ı İlahînin kesret tabakatına memurudur...."
"...Ey nefsimle beraber beni dinleyen arkadaş! (....)Gel! Bu zamandan tecerrüd edip, fikren Asr-ı Saadet'e ve hayalen Ceziretü'l-Arab'a gidiyoruz. Tâ ki, Resul-i Ekrem'i (Aleyhissalâtü Vesselâm) vazife başında ve ubudiyet içinde görüp, ziyaret ederiz. Bak! O zât nasılki risaletiyle, hidayetiyle saadet-i ebediyenin sebeb-i husulü ve vesile-i vusulüdür. Onun gibi, ubudiyetiyle ve duasıyla, o saadetin sebeb-i vücudu ve Cennet'in vesile-i icadıdır...."
Reklam
"...Kur'an-ı Hakîm; (...)Şu âlem-i insaniyetin mürebbisi, hikmet-i hakikîsi, mürşid ve hâdîsi... Hem bir kitab-ı hikmet ve şeriat, hem bir kitab-ı dua ve ubudiyet, hem bir kitab-ı emir ve davet, hem bir kitab-ı zikir ve marifet gibi; bütün hâcat-ı maneviyesine karşı birer kitab ve bütün muhtelif ehl-i mesalik ve meşarib olan evliya ve sıddıkînin, asfiya ve muhakkikînin (her birinin) meşreblerine lâyık birer risale ibraz eden bir "Kütübhane-i Mukaddese"dir...."
"Ey insan! Şu kâinattan maksad-ı a'lâ; tezahür-ü rububiyete karşı, ubudiyet-i külliye-i insaniyedir ve insanın gaye-i aksası, o ubudiyete ulûm ve kemalât ile yetişmektir."
"...Evet insaniyet, iman ile insaniyet olduğunu; insan ile hayvanın dünyaya gelişindeki farkları gösterir. Çünki hayvan dünyaya geldiği vakit âdeta başka bir âlemde tekemmül etmiş gibi istidadına göre mükemmel olarak gelir, yani gönderilir. Ya iki saatte, ya iki günde veya iki ayda, bütün şerait-i hayatiyesini ve kâinatla olan münasebetini ve kavanin-i hayatını öğrenir, meleke sahibi olur. İnsanın yirmi senede kazandığı iktidar-ı hayatiyeyi ve meleke-i ameliyeyi, yirmi günde serçe ve arı gibi bir hayvan tahsil eder, yani ona ilham olunur. Demek hayvanın vazife-i asliyesi; taallümle tekemmül etmek değildir ve marifet kesbetmekle terakki etmek değildir ve aczini göstermekle meded istemek, dua etmek değildir. Belki vazifesi; istidadına göre taammüldür, amel etmektir, ubudiyet-i fiiliyedir...."
Yirmiüçüncü SözKitabı okudu
"...Hem, dua bir ubudiyettir. Ubudiyet ise semeratı uhreviyedir. Dünyevî maksadlar ise, o nevi dua ve ibadetin vakitleridir. O maksadlar, gayeleri değil. Meselâ: Yağmur namazı ve duası bir ibadettir. Yağmursuzluk, o ibadetin vaktidir. Yoksa o ibadet ve o dua, yağmuru getirmek için değildir. Eğer sırf o niyet ile olsa; o dua, o ibadet hâlis olmadığından kabule lâyık olmaz..."
Yirmiüçüncü SözKitabı okudu
"...Eğer o istidad çekirdeğini İslâmiyet suyu ile, imanın ziyasıyla, ubudiyet toprağı altında terbiye ederek, evamir-i Kur'aniyeyi imtisal edip cihazat-ı maneviyesini hakikî gayelerine tevcih etse; elbette âlem-i misal ve berzahta dal ve budak verecek ve âlem-i âhiret ve Cennet'te hadsiz kemalât ve nimetlere medar olacak bir şecere-i bâkiyenin ve bir hakikat-i daimenin cihazatına câmi' kıymetdar bir çekirdek ve revnakdar bir makine ve bu şecere-i kâinatın mübarek ve münevver bir meyvesi olacaktır..."
Yirmiüçüncü SözKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.