Tattan bahsettiğimizde aslında lezzeti kastediyoruz. Bu hakikati hepimiz tecrübe etsek de farkında olmayabiliyoruz. Grip olduğumuzda, burnumuz tıkalıyken, yemeklerin tadı tuzu kaybolur. Bilirsiniz, fen bilgisi öğretmenlerinin çok sevdiği bir deney vardır, burnunuz sımsıkı kapalıyken ısırdığınız lokmanın elma mı soğan mı olduğunu kolay kolay anlayamazsınız. Hatta Abi de kendi dünyasını arkadaşlarına anlatabilmek için bu testin bir versiyonunu yapıyordu. Her biri farklı meyve aromalarına sahip olan şekerlemeleri gözlerini bağladığı ve iki parmaklarıyla burunlarını sımsıkı kapatan arkadaşlarına yediriyordu. Çocuklar burunları tıkalıyken sadece ağızlarına hücum eden şekerin tadını alabiliyor; çilek, portakal veya limon aromasını ancak burunlarını açınca fark edebiliyordu.
Lezzet nihai yanılsamadır. Tek bir duyu (tat alma) olarak algıladığımız şey aslında bir değil, hatta iki de değil, üç duyunun birleşmesiyle oluşur. Dilimizde bulunan tat alma cisimciklerinin, burnumuzdaki koku reseptörlerinin ve ağzımızdaki yemeğin dokusunu anlamamıza yarayan dokunma duyusunun kusursuz birlikteliği lezzet algısını oluşturur.
Sayfa 178 - Metis Yayınları, 1. Basım, Çev. Deniz Keskin