sokaklarda kavga çıkardı senin yüzünden
sen topuğunu gösterirdin ve dövüş başlardı
ejderlerle çarpışırdı bey çocukları
müminler müşriklerle savaşırdı.
Toprak ve yağmur savaşırlardı
anahtar ve kilit
birbirlerine girerdi ekmekle bulutlar
kan ve su
nadirle zenit.
Üç Frenk Havası
İsmet Özel
...
Sonra öldün, sonra ıslıkladılar seni
gösterişsiz tabutunu yuhaladılar
lahana yaprakları attılar sana
sonradan görme tombul ortayaşlılar
semiz, genç burjuvalar seni
tepeden tırnağa fermuarladı.
akşam gezmesine çıkan emekliler bile
duygusuzca silkeledi üzerlerinden
senin gözyaşlarını
Bir soğuk uzay
parıltısıyla anılıyorsun artık
kuru bir bilgisayar tıkırtısıyla
açıyorlar taçyapraklarını ancak
bir alkol koması sırasında
senin yorgunluklarını
hastanelere makbuz yaptılar
çekingen duruşunu intihara karşı
kullanıyorlar koğuşlarda
çünkü çoktan alum götürdü seni
alum alum
gündelik sözlerimiz arasında
geçecek kadar kaba.
...
Bir soğuk uzay
parıltısıyla anılıyorsun artık
kuru bir bilgisayar tıkırtısıyla
açıyorlar taçyapraklarını ancak
bir alkol koması sırasında
senin yorgunluklarını
hastanelere makbuz yaptılar
çekingen duruşunu intihara karşı
kullanıyorlar koğuşlarda
çünkü çoktan alum götürdü seni
alum alum
gündelik sözlerimiz arasında
geçecek kadar kaba.
O gün bugün, şehri dünyanın üstüne kapatıp bıraktım
kapattım gümüş maşrapayla yaralanmış ağzımı
ham elmalar yemekten göveren dudaklarım
mırıldanmasın şehrin mutantan ve kibirli ağrısını.
Azıcık gece alayım yanıma yalnız
serçelerin uykusuna yetecek kadar gece
böcekler için rutubet
örümcekler için kuytu
biraz da sabah sisi
yabani güvercin kanatları renginde
biz artık bunlar olarak gidiyoruz
eylesin neyleyecekse şehrin insanı
şehrin insanı, şehrin insanı, şehrin
bozuk paraların insanı, sivicelerin...
youtube.com/watch?v=CA0aTjH...
Ben ne büyük bir dalgınlıkla bakmış olmalıyım ki hayata
görmedim orda çinko damlar ve plastik sürahilerin tanrısını
yerimi yadırgadım
yerim olmadı zaten kendi mezarımdan başka
..
.
kaba solgun kağıtlar sunardı
şehrin insanı bana
şehrin insanı, şehrin insanı, şehrin
kaypak ilgilerin insanı,
Bize ne başkasının ölümünden demeyiz
çünkü başka insanların ölümü
en gizli mesleğidir hepimizin
başka ölümler çeker bizi
ve bazen başkaları
ölümü çeker bizim için.
1984 basımı bu kitapta, iddialı bir kapak yazısıyla başlarken aslında bu esere İsmet Özel ve Şiirlerinden soğur muyum yoksa soğumaz mıyım diye düşünerek başladım. Bu konu benim için oldukça önemliydi. Çünkü şairler benim gözümde siyasetleri yahut fikirleri gibi bir ayrımın yanı sıra daha çok ve mantığa uygun olarak ‘Para’ için mi yoksa ‘Şiir’ için mi yazıyor, mantığına göre okurum.
Kitap oldukça kısa. Hani bir yürüyüşe çıksanız, yürüyüş yoluna çıkmadan da bitirebilirsiniz. Kitaptaki şiirleri: “Celladıma Gülümserken Çektirdiğim Son Resmin Arkasındaki Satırlar, Dişlerimiz Arasındaki Ceset, Mataramda Tuzlu Su, Jazz, Ils Sont Eux ve Üç Frenk Havası” şeklinde sıralayabiliriz.
Gene istediğim tadı alamadığım ve karar veremediğim bir kitapçık oldu. Her neyse, öyle canım sıkıldı birkaç şiir okuyayım da canım başka şeylere sıkılsın derseniz tam sizlik kitap. İyi okumalar dilerim..
1. Capriccio Ölüm / Taklitçi Ölüm
Gülünç bir ölümle öldü deniyor Max Stirner için
çünkü mahvına sebep nihayet bir sinektir
ama Fanya Kaplan
nasıl öldü diye sorarsak sanırım
işimiz fazlasıyla ciddileşir.
Ölümle şaka olmaz diyenler ;
Kıyasıya yanıldılar bu çağda
Taksitle Ölüm diye bir roman yazıldı artık
Önce öl sonra öde denilmek suretiyle
Aşılıp geçildi bu roman da.
youtu.be/TmmU6rUf9MA