"Üçüncü aşama ve son perde: Ya kal ya git. Ya savaş ya öl..."
Sayfa 447Kitabı okudu
Cinsel istismarın beş temel aşaması vardır (Crosson-Tower, 2010) ilk olarak karşılaşma aşaması gelir. Burada fail çocuğa ne kadar yaklaşabileceğini ve çocuğun nasıl tepki verdiğini görmek için çocukla deney yapar. İkinci aşama cinsel karşılıklı etkileşim aşamasıdır. Çeşitli yakınlık derecelerindeki cinsel etkinlikler bu aşamada meydana gelir. Çoğu zaman bu aşama ne kadar uzarsa istismarcı o kadar kurbanla yakınlaşır. Üçüncü aşama gizliliktir. Cinsel etkinlik şimdiden gerçekleşmiştir öyle ki istismarcı kurbanı istismarın içinde kapana kısılmış bir şekilde tutmak için bazı manipülasyonları kullanacaktır. Örneğin fail "annene söyleme; seni bir daha sevmez" ya da "bu özel bir sır, seni çok seviyorum" ya da "birilerine söylersen seni cezalandıracağım" diyebilir. Dördüncü aşama ifşaat (açıklama) aşamasıdır. O ya da bu nedenle kurban istismara uğradığını ifşa eder. İfşaat, çocuk cinsel yollardan geçen bir hastalığa yakalandıysa ya da bir şekilde zarar görmüşse fiziksel olarak da başlayabilir. Olayın ortaya çıkışı, cinsel etkinlik görüldüyse ya da birileri fark ettikten sonra çocuğun olaya işaret eden davranışlarını bildirdiyse, bir kaza sonucu da olabilir. Kurban, daha fazla dayanamadığı için, başkalarına anlatmak zorunda olduğunu hissetmiş olabilir. İstismarı açığa çıkarmak çocukluk sırasında olabileceği gibi daha sonra da olabilir. Beşinci ve son aşama bastırmadır. Bu hem kurban hem de aile için yüksek kaygılı bir zamandır. Duygular fail için inkarı, kurban için suçluluk ve güvensizliği ve diğer aile üyeleri için öfkeyi içerebilir.
Sayfa 329 - Nika
Reklam
-tez, makale, araştırma önerisi vs yazacak arkadaşlar bu noktalara dikkat etsin inş- Birinci aşama "bütünleştirme" aşamasıdır. Bu aşamada, sorun alanı bir bütün olarak değerlendirilmekte ve birbirleriyle ilişkili parçalara ayrılarak açıklanmaktadır. İkinci aşama "sınırlandırmadır". Bu aşamada, bütün içinden incelenecek olan konu seçilir. Üçüncü aşama ise "tanımlamadır". Sınırlandırılan konu bu aşamada ayrıntılı biçimde açıklanır.
Endüstri devrimi:
3) Üçüncü aşama, endüstri devrimi: Fabrika kuruluyor. Fabrikanın kurulması gene her şeyi değiştiriyor. İnanç olarak tek tanrılı dinlerin üstüne milliyetçilik geliyor. Milliyetçilik tek tanrılı dinleri yok etmiyor, ama yeni bir ideoloji olarak geliyor. Eskiden insanlar sadece Müslüman, Hıristiyan, Sünni, Şii, Katolik, Protestan diye ayrılırken, şimdi İtalyan, Fransız ve Alman diye de ayrılmaya başlıyor. Birincisi bu. İkincisi, köylü, kentliye ve işçiye dönüşüyor. Toprak ağası, tüccara ve sanayiciye dönüşüyor. İki yeni sınıf doğuyor, önce sermaye sınıfı, sonra işçi sınıfı. Yönetim değişiyor, babadan oğula geçen hanedanlar gidiyor. Devlet, kilisenin egemenliğinden kurtuluyor, laikleşiyor, yöneticiler seçilmeye başlanıyor ve yepyeni bir dünya ortaya çıkıyor endüstri devrimi ile. Savaşlar hammadde ve pazar için, milliyetçilik adına yapılıyor.
Sayfa 148 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 1.Basķı Mayıs 2009Kitabı okudu
Gaz Lambası İşkencesi 1944
Aslında 1944 yapımı gaz lambası isimli bir oyundan alıyor ismini bu psikolojik işkence yöntemi. Buradaki erkek karakter eşini deli olduğuna ikna etmek için evlerindeki tek aydınlatma kaynağı olan gazlanmasını her akşam biraz daha kısıyor. Ama işte bunu fark ettiğinde öyle bir şey yok diyerek aksini iddia ediyor. Zaman ile eşinden değil de kendisinden şüphe eden kadın özgüven yitiriyor. Bu işkence sisteminde amaç karşı tarafa kendinden şüphe edecek hale getirmektir. Üç perdelik bir oyundur. İlk önce aşırı mükemmel ve kusursuz bir ilişki oluşturmak."biz harikayız."fikrini tek gerçek haline getirmek. Bu sayede kurban başkalarının fikrini ve uyarılarına kulak asmaz hale gelir. İkinci aşama ise, soyutlaştırma."bizi kıskanıyorlar."gibi tohumlar ekerek, kurbanda olabildiğince kötüye gittiğini fark edecek kişilerden uzaklaştırma. Üçüncü ve final adım ise, değersizleştirme. Onun özgüvenine adım adım yıkma. En güvendiği duyguları çökertme. Zamana yaymak gerekir. Acele etmeden yapılırsan, karşılığınızda insan değil, köle kalır. İnsan posası diyelim...
Sayfa 153 - inkılap 94.yıl
HEGEL
Dünya tini önce bireyde kendi bilincine varır. Hegel buna öznel diyor. Daha yüksek bilgi bilinci ise aile, toplum ve devlette ulaşır. Hegel buna nesnel akıl demiştir. Çünkü insanların karşılıklı ilişkilerini ortaya çıkan bir akıldır bu. Ama üçüncü bir aşama daha var. Dünya tini kendini tanımanın en yüksek biçimde mutlak akıl ulaşır. Ve bu mutlak akıl sanat, din ve felsefedir. Bunların arasında da aklın en yüksek biçimi felsefe oluşturur. Çünkü felsefe aracılığıyla dünya tini tarihteki kendi rolü üzerinde düşünmektedir. Yani ancak felsefede kendi kendisiyle karşılaşır. Bu açıdan felsefeyi dünya dininin aynası sayabiliriz.
Sayfa 419Kitabı okudu
Reklam
"Insan-ı Kamil de ne demek?" "Hakk'a ulaşmış insan demek. Yani Allah ile bütünleşmiş kişi. Ama o aşamaya erişmek dünyanın en zor işidir. İnsan dört ayrı mertebeden geçmek zorundadır. Işte semazenler Sema boyunca bu dört ayrı mertebeden geçişi canlandırırlar. Dört ayrı mertebe, dört ayrı selamlamayla anlatılır. Ilk kapı, şeriat kapısıdır ilk selamlama bu kapıdan geçmenin zorunluluğunu anlatır. İkinci kapı tarikat kapısıdır; ikinci selamlaşma, kişinin bu aşamayı da tamamlaması gerektiğini söyler. Üçüncü kapı marifet kapısıdır, yani ilahi gerçeği kavradığımız an. Üçüncü selamlaşma, bu anı müjdeler. Dördüncü kapı ise hakikat kapısıdır. Artık İnsan-ı Kamil Olan dervişin bilgilerini örteceği aşama. Dördüncü selam bu mertebeye ulaştığımızı vurgular. Böylece semazenin yukarı açılan sağ eli Haktan alır, yeri açılan sol eli ise halka verir. Ve böylece semazen yeniden doğumunu tamamlamış Olur tabii ilahi bir Doğuş..."
Müslümanın Kur’an’la teması dört aşamada gerçekleşir. Birinci aşama Kur’an’ı dille okumaktır; buna “Kıraat” denir. İkinci aşama aklın okumasıdır; bu “Tefekkür”dür. Üçüncü aşama kalbin Kur’an’ı okumasıdır; ayetlerdeki duygu inşalarını hissetmektir. Dördüncüsü ise davranışların Kur’an’ı okumasıdır; bu da “Salih amel ve güzel ahlak”tır.
Şimdimiz değil mi?
Comte'a göre, insanlık tarihinde bir gelişim seyri içerisinde birbirini takip eden üç dönem vardır. Bunları teolojik, metafizik ve pozitivist dönemler olarak isimlendirir. İlk aşamada "mutlak"ın peşinde olan insan zihni, araştırmalarında varlıkların iç yapılarına, bütün olayların ilk ve son sebeplerine yönelmıştir. Bu aşamanın en son haline tek tanrılı dinlerin or- taya çıkmasıyla ulaşıldığına işaret eden Comte, aynı za- manda ilk dönemin bu son halinin, ikinci dönem olan metafizik evreyi hazırladığını düşünür. Ona göre meta- fizik evre, ilk dönemin genel ve basit bir değişiminden ibaret olup, doğa üstü güçlerin yerlerini soyut güçlere, özlere, kişileştirilmiş soyutlamalara bıraktığı bir dönem- dir. Üçüncü ve son aşama olan pozitif dönemde ise **nihayetinde insan zihni, mutlak kavramları elde edemeyece- ğini anlayıp, fenomenlerin iç sebeplerini, evrenin kaynağı ve nihai sonunu aramaktan vazgeçmesine paralel olarak, fenomenlerin gerçek yasalarını yalnızca akıl yürütme ve gözlemler yardımıyla keşfetmeye yönelir**.
Sayfa 164Kitabı okudu
592 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.