Otuz Üçüncü Kural: Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken, sen HİÇ ol. Menzilin yokluk olsun. İnsanın çömlekten farkı olmamalı. Nasıl ki çömleği tutan dışındaki biçim değil, içindeki boşluk ise, insanı ayakta tutanda benlik zannı değil hiçlik bilincidir.
Sayfa 328Kitabı okudu
59. Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Resûl’e itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de... Herhangi bir şey hakkında çekişir (anlaşamaz)sanız, eğer gerçekten Allah’a ve âhiret gününe inanıyorsanız, onu, Allah’a ve Resûlü’ne arz edin (Kur’an ve Sünnet’le halledin).* Bu, (sizin için) daha hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir. *Bu âyet-i
Sayfa 86 - Server Iletişim/ Nisâ Sûresi / 59.Ayet
Reklam
Bir yol tıkalıysa diğerinden gidersiniz, o da yoksa üçüncü yolu siz yaratırsınız. Bu, bütün hayatınız için geçerlidir. Ancak bir defa geçtiğiniz yoldan bir daha geri dönmeyeceksiniz. Çünkü lüzumsuz geri dönüş başarısızlıktır, tekrara düşmektir, ufku kapatmaktır.
Can, unutma, evrensel ve muhteşem bir potansiyel. Can, insanoğlunun yaptığı ve yapabileceği her şeye muktedir. Can; Einstein olma, Mozart olma, Beethowen olma, Orhan Veli olma, neyse insanoğlunun gösterebildiği üçünü kapasiteler, onların hepsi can’da var. O bakımdan, kültür robotu olmaya çakılıp kalıp, “ efendim bizim gelenek ve göreneklerimize sahip çıkacağız” diyerek, esas insanın özünde sahip çıkmamış oluyorsun. Onu kısıtlamış oluyorsun, onun özgürlüğünü elinden almış oluyorsun. Bir sosyal robot haline getirmiş oluyorsun. Ama her bir kültürü, her bir ifade tarzını insanoğlunun yarattığı bir zenginlik olarak gördüğün zaman onların her birinden yararlanabilirsin. Yani Silifkeli olmaya da karşı değilsin, Konyalı olmaya da karşı değilsin, Yunan olmaya da karşı değilsin, Alman olmaya da karşı değilsin. Hepsi insan olmanın bir zenginliği ve bütün bunlardan senin alabileceğin ve kendine mal ederek yepyeni sentezler yapabileceğin durumlar vardır; türkünde, sanatında, insan ilişkilerinde. Böylelikle, robot olmaktan çıktığın anlamda, robot olmaktan uzaklaştığın anlamda insan olmaya doğru gitmen var. Fakat can, bu öz, insan özü, sosyal olmak zorunda. Mutlaka bir dil konuşmak zorunda. Biz elektromanyetik dalgalarla ilişki kuramıyoruz. Biz yaşamımızı devam ettirmek için belirli bir dil kuralı, kültür kuralı yapısı içinde bu canı ifade etmek durumundayız.
Sayfa 276Kitabı okudu
Herhangi bir düşünce, karşıtıyla karşılaşırsa özgün halinden eser kalmaz. Karşıtından mutlaka etkilenir ve değişir. Bu da yok olduğu anlamına gelir. Aynı zihindeki karşıt düşünce baskısına çelişki denir. Zihin, çelişki karşısında birbirini parçalayan düşüncelerini ölümlerine terk etmek zorundadır ve üşüncü düşünceyi üretmelidir. Zihin, yok olanların bıraktığı yeri üçüncülerle doldurmalıdır. Aksi takdirde karşıt düşüncelerin aynı anda yok olmasıyla boşalacak olan zihinde davranışa dönüşecek hiçbir şey kalmayacaktır. Ve davranışın gözlemlenmediği beden her anlamda felçli sayılacaktır. İnsanların en büyük hatası, bu kuralı görmezden gelmeleri ve karşıt düşüncelerin birbirlerini öldürmesine izleyici kalmalarıdır. Hayatın karşılarına çıkardığı seçim kavşaklarında donarak ölmelerinin nedeni, karşıt düşüncelerin çarpışmalarından kaynaklanan ışıktan gözlerini alamadıkları için körleşmeleridir. Kör ve felçli. Kim böyle olmak ister?
Çoğu insanın yol açmaya cesareti yoktur. Ya sağa döner ya sola; üçüncü bir yoldan yürümek istemez. Hep hazır yola sapmaya çalışır. Kendi taş yolunu döşeme gayretini bir türlü sarf etmez. Bu bir cüret, cesaret meselesidir. Ama şunu bilin ki azizim, hayatta ancak kendi fillerini Alp Dağı'ndan aşıran, aşırmayı düşleyen insanlar başarılı olur.
Reklam
1,000 öğeden 431 ile 440 arasındakiler gösteriliyor.