Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İletişim diye bir şey yok. Fazla iyimser bir kavram. Hayatı renklendirmek için. Kim bilebilir kimin bir lafı inanarak söylediğini. Ya deliyse konuşan. Ya ne dediğini bilmiyorsa. Ya bir yalancıysa... Bütün bu nedenlerden dolayı Kinyas'la hâlâ anlaşabiliyorduk. Söylenen binlerce kelime arasında hissedilerek telaffuz edilenleri seçip alabiliyorduk çünkü. Hissedilerek söylenenler yalnız gelmezler. Önlerinde ve arkalarında bir sürü anlamsız cümle olur. Önemli olan hepsini elekten geçirip doğru olanları bulmaktır. Geriye sadece hareketler kalır. Davranışlar. Harcanan kelimeler dışında kalan her şeydir, insanlık denilen yaratıklar tarihi. Söylenmeyen her şeydir. Akıllarda uçuşan bütün kavramlardır. Dile getirilemeyen nefretten büyüğü yoktur. Dile getirilemeyen aşk gibisi yoktur.
“Söylenen binlerce kelime arasında hissederek telaffuz edilenleri seçip alabiliyorduk çünkü. Hissederek söylenenler yalnız gelmezler. Önlerinde ve arkalarında bir sürü anlamsız cümle olur. Önemli olan hepsini elekten geçirip doğru olanları bulmaktır. Geriye sadece hareketler kalır davranışlar harcanan kelimeler dışında kalan her şeydir. İnsanlık denilen yaratıklar tarihi söylenmeyen her şeydir. Akıllarda uçuşan bütün kavramlardır. Dile getirilemeyen nefretten büyüğü yoktur. Dile getirilemeyen aşk gibisi yoktur.”
Sayfa 68 - DK yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Kafamın içinde uçuşan kelimeler.. gel sizi kaleme dökeyim derken hiç bir şeyin çıkmaması..
Aşk ve daima beynimizde ve kalbimizde uçuşan ilk andır. İlk bakıştaki anlardır
"Zaman zor bir şeydir. Saat. Günler. Yıllar. İnsan beyninin bilgi depolama kapasitesi sınırlıdır ve zaman geçtikçe yavaş yavaş ve farkına varmadan bazı şeyleri unutur. Sesler. Kokular. Kelimeler. Durumlar. Anılar soyuluyor ve kışın başlangıcından hemen önce rüzgarda uçuşan kurumuş yapraklar gibi zamanın rüzgarları tarafından süpürülüp gidiyor. Ve bahar geldiğinde geriye kalan tek şey geçmiş varoluşlarına dair belli belirsiz bir farkındalıktır."
Kelimeler
Aşk ve daima beynimizde ve kalbimizde uçuşan ilk andır. İlk bakıştaki anlardır
Reklam
Parkta geçirdiği o sabahların havasında bir iş vardı sanki. İlham gelmemiş, canı yazmak istememiş, kâğıda dökeceği kelimeleri bilemiyormuş hiç fark etmezdi. En sevdiği banka oturur, kuşları dinler sonra kalemin deftere dokunuşuyla yazmaya başlardı. Yazdıkça, yazılacak daha fazla şey birikirdi; günde iki bin kelime hatta çoğu zaman daha da fazlası. Görüp geçirdikleri ve zihninden akıp gidenler hakkında ne kadar da çok söyleyecek söz vardı; Budgeron ve benzeri aileler, aklının içinde dört dönen izciler ve afili kabadayılar hakkında anlatılacak ne çok şey! Parkta üç saat göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor, sonra defterlerini eve getirip yazdıklarını daktiloda temize geçiyordu. "Söz uçar yazı kalır!" dedi kendi kendine. Havada uçuşan kelimeler bir şey ifade etmez. Kelimelerin kâğıt üzerinde olmazsa sen bir yazar değil, konuşmacı olursun! Hayır, kelimeler kâğıtta olmalı, bir cümleyi nasıl güzelleştirebilirsin? Kelimler kâğıtta olmazsa neyin üzerine çalışır, yayıncına ne gönderirsin Budgeron? "Çok basit. Sır değil. SÖZ UÇAR YAZI KALIR!" Bir levha gibi büyük harflerle bastırıp masanın önündeki duvara astı.
Sayfa 103 - April YayıncılıkKitabı okudu
88 syf.
·
Puan vermedi
Edebi bir neşe, dilsel bir lezzet
Uzun zamandır zihnime şölen verecek edebi eser açlığı çekiyordum. Kelimeleri ahenkle dans eder gibi bir araya getirirken his dünyasını da besleyecek eserler bulma arayışındaydım. Baştan söylemek isterim ki bu tarz bir açlık ve arayış içinde olanlar için bu eser tam bir doyum. Dini eserleriyle tanıdığımız son yüzyıl alimlerinden Ömer Nasuhi Bilmen Efendinin böyle bir romanı olduğunu görünce başta epey şaşırdım fakat hemen okumaya koyuluverdim. Başladığım anda kilitlenip kaldığımı belirtmek isterim. Eser tam anlamıyla edebi bir neşe, dilsel bir lezzet. Her satırında ayrı bir şiir varmış gibi yapılan benzetmeler, tasvirlerle zihne inanılmaz bir zenginlik katıyor. Kelimeler sanki kanatlanıp uçuşan kuşlara dönüşüyor her bir araya gelişte. Göze ilişen her cümlede okuyucu kendini kelimeler deryasına atan pervaneler gibi diğer satıra hızla koşuyor. Karakterlerin aşkları, acıları ve o zarif kişilikleri ruhta bir his derinliğine mekân oluyor. Sayfa sayısı az olmasına rağmen yoğunluğuyla tekrar okunmaya ihtiyaç duyulacak bir eser.
İki Aşk Çiçeği
İki Aşk ÇiçeğiÖmer Nasuhi Bilmen · Semerkand Yayınları · 2011392 okunma
Geriye sadece hareketler kalır.Davranışlar.Harcanan kelimeler dışında kalan her şeydir.İnsanlık denilen yaratıklar tarihi.Söylenmeyen herşeydir.Akıllarda uçuşan bütün kavramlardır.Dile getirilemeyen nefretten büyüğü yoktur.Dile getirilemeyen aşk gibisi yoktur.
Gözlerimi kapatıp düşündüğümde, özgürlüğün kanatları altında uçuşan kuşlar gibi hissediyordum. Ruhumun en derinliklerinde bir huzur bulmaya çalışırken, yağmur damlalarının saçımı ıslatarak güneşi selamladığı anlarda bir özgürlük parçası arıyordum. Kader denen bu gizemli yolculuk, hayatımızı adım adım belirlerken, yarının bize neler getireceğini bile önceden bilir gibi gözüküyordu. Amel defterinde yazılanlar, kaderin belirlediği yollarda bizleri ilerletiyordu. Her zorluğa rağmen, yaşama umuduyla doluydum. Ruhumun derinliklerine kadar hissettiğim duygularla, yalnızlığıma ve çaresizliğime rağmen, içimde bir umut ışığı parlıyordu. Ölümün ne kadar saçma bir şey olduğunu düşünüyordum. Öldükten sonra neler olacağını sorgulamak yerine, yaşamın anlamını keşfetmeye odaklanmalıydık. Varlık denen kavramın, ötesinde bir anlam taşıdığını düşünürken, insanın değeri ve haysiyeti üzerine kafa yormaktan kendimi alamıyordum. Hayatın ortasından bile bir papatyanın güzelliğini seyre dalıp duygulanmak, benim için her şeyin ötesinde bir anlam taşıyordu. Papatyalar gibi, kendimizi kabul etmekte zorlansak da, hayatta var olduğumuzu hissetmek ve bunu ifade etmek önemliydi. Bir insanın kişiliğini kelimeler arasında bulabileceğimizi düşünüyordum. Kitapların sayfaları arasında saklı olan ruhlar, bizlere insanın derinliklerini keşfetme fırsatı sunuyordu. Bu kelime deryasında kaybolup, kendimize ait bir parçayı bulmak, hayatımızı anlamlı kılıyordu.
Reklam
72 syf.
·
Puan vermedi
Dilsiz yara •Yazarın dili,kullandığı kelimeler, cümleler fazlasıyla etkileyici ve akıcı. •71 sayfadan oluşan bu şiir kısa ama içeriği zengin bir kitap Alıntılar: "Uzun uzun mısralarımla seni düşünürken Anlatılmaz kelimelerle ve hislerle Nisan yağmurlarıyla Yüreğimdeki uçuşan kelebeklerimle" "Bitmeyecek sandığın aşk biter, biter sandığın bitmez. Seni seveni sevmezsin, sevdiğin de seni sevmez İki gönül bir olunca da yarım kalan kadeh..." "Başlıkları yok şiirlerin Sözleri birleşmiyor bestelerin İklimsizliğin adı olmuş Geceler boyu çalınan şarkıların kurak" "Bir bahar akşamında sensizliğe tutulmuşum Sensizliği bilinmez diyarlara saklarken Birden göğsüme bir sızı saplanıdı Adı olmuş sensizliğin ezgisi" @meltemgudemezogluoffical
Dilsiz Yara
Dilsiz YaraMeltem Güdemezoğlu · İz Bırakan Kalemler Yayınevi · 202415 okunma
Bir serçe telaşı var yüreğimde. Nicedir bir yerlere yetişecekmiş gibi Koşar adım yürüyorum hayatın akışında. Hep nefes nefese kalıyorum. Sonra gözlerinin gölgesinde Soluklanırken buluyorum kendimi. Kendi kendime konuşuyorum Gülümsüyorum. Seni düşünürken Göğüs kafesimi kırıp Kanat çırpıp uçuşan kuşları selamlıyorum. Kilitli bir kapının önün de duruyorum. Karşımda koskoca bir dünya Arkamda söylenmemiş sözler. Cebimde sahipsiz kelimeler. İçimde sen. Yüreğimde bir serçe telaşı Düşler, düşünceler. Hayatın akışında, koşar adım yürüyorum. Yürüyorum işte.. Ümit ÜSKÜDAR
“ilginç zamanlarda yaşayasın" bedduası…
Yüzyıllar ötesinden edilen "ilginç zamanlarda yaşayasın" bedduası bugünleri yaşayan bizler için söylenmiş olmalı. Sözün hakikat peşinde olduğu, anlamın yerli yerine oturduğu, hikmetin muhatabını bulduğu o kadim zamanlardan öylesi ilginç zamanlara geldik ki insanı insan yapan kelimeler aleminde at izi it izi karışmış halde; bir kaos karmaşadır gidiyor. Binlerce yl ötenin toprak tabletlerinden Mısır papirüslerine, Bergama parşömenlerinden Uygur kağıdına akıp gelen bu hikmet zincirinin havada varla yok arası uçuşan instagram kepazelikleri arąsında yitip gittiğine şahit olduğumuz günlerdeyiz. Insana kelimelerin verildiği günden bugüne varoluşun ontolojik yükünü taşıyan söz âleminin dünyamızdan kayıp gidişini hayretle izliyoruz.
Sayfa 48 - Dergiler ormanından/ Ahmet Kot
123 syf.
·
Puan vermedi
Geceleri tek tük yanarken ışıklar, kimi evine çekilmiştir, kimi evinin yolunu arar. Kiminin ise ne bir evi, ne de onu evinde karşılayanı olmaz. Birbirine komşu yerlerde birbirine yabancıdır insanlar. Kah bir markette karşılaşılır, kah hiç gözgöze gelinmek istenilmeyen bir sokağın köşesinde. Safi adet yerini bulsun diye geçiştirilen selamlar,
Bir Talanın Sevinci
Bir Talanın SevinciGülnaz Eliaçık Yıldız · Şule Yayınları · 202323 okunma
Sevmeyi ağır ödeyen bedenlerin kırık olan ruhların olduğu neslin içinde kaybolmaya yüz tutmuş aşklara,sevdiğinin sevmemesi seni sevenin senin sevmediğin dünyanın hissiyatını farklı biçimlerde yaratan duygulara yer edinmek için çaba sarf eden hissiyatlar kırgınlıklar,öfkeler ve aşk uçuşan kelebekler insanın ruhunu dinlendiren gülümsemeler ve kelimeler ve bunlara sahip olan bir insan...
198 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.