Kafamın içinde uçuşan kelimeler.. gel sizi kaleme dökeyim derken hiç bir şeyin çıkmaması..
Gözlerimi kapatıp düşündüğümde, özgürlüğün kanatları altında uçuşan kuşlar gibi hissediyordum. Ruhumun en derinliklerinde bir huzur bulmaya çalışırken, yağmur damlalarının saçımı ıslatarak güneşi selamladığı anlarda bir özgürlük parçası arıyordum. Kader denen bu gizemli yolculuk, hayatımızı adım adım belirlerken, yarının bize neler getireceğini bile önceden bilir gibi gözüküyordu. Amel defterinde yazılanlar, kaderin belirlediği yollarda bizleri ilerletiyordu. Her zorluğa rağmen, yaşama umuduyla doluydum. Ruhumun derinliklerine kadar hissettiğim duygularla, yalnızlığıma ve çaresizliğime rağmen, içimde bir umut ışığı parlıyordu. Ölümün ne kadar saçma bir şey olduğunu düşünüyordum. Öldükten sonra neler olacağını sorgulamak yerine, yaşamın anlamını keşfetmeye odaklanmalıydık. Varlık denen kavramın, ötesinde bir anlam taşıdığını düşünürken, insanın değeri ve haysiyeti üzerine kafa yormaktan kendimi alamıyordum. Hayatın ortasından bile bir papatyanın güzelliğini seyre dalıp duygulanmak, benim için her şeyin ötesinde bir anlam taşıyordu. Papatyalar gibi, kendimizi kabul etmekte zorlansak da, hayatta var olduğumuzu hissetmek ve bunu ifade etmek önemliydi. Bir insanın kişiliğini kelimeler arasında bulabileceğimizi düşünüyordum. Kitapların sayfaları arasında saklı olan ruhlar, bizlere insanın derinliklerini keşfetme fırsatı sunuyordu. Bu kelime deryasında kaybolup, kendimize ait bir parçayı bulmak, hayatımızı anlamlı kılıyordu.
Reklam
Bir serçe telaşı var yüreğimde. Nicedir bir yerlere yetişecekmiş gibi Koşar adım yürüyorum hayatın akışında. Hep nefes nefese kalıyorum. Sonra gözlerinin gölgesinde Soluklanırken buluyorum kendimi. Kendi kendime konuşuyorum Gülümsüyorum. Seni düşünürken Göğüs kafesimi kırıp Kanat çırpıp uçuşan kuşları selamlıyorum. Kilitli bir kapının önün de duruyorum. Karşımda koskoca bir dünya Arkamda söylenmemiş sözler. Cebimde sahipsiz kelimeler. İçimde sen. Yüreğimde bir serçe telaşı Düşler, düşünceler. Hayatın akışında, koşar adım yürüyorum. Yürüyorum işte.. Ümit ÜSKÜDAR
Sevmeyi ağır ödeyen bedenlerin kırık olan ruhların olduğu neslin içinde kaybolmaya yüz tutmuş aşklara,sevdiğinin sevmemesi seni sevenin senin sevmediğin dünyanın hissiyatını farklı biçimlerde yaratan duygulara yer edinmek için çaba sarf eden hissiyatlar kırgınlıklar,öfkeler ve aşk uçuşan kelebekler insanın ruhunu dinlendiren gülümsemeler ve kelimeler ve bunlara sahip olan bir insan...
Pamuk şeker
yağmurdaki pamuk şeker, yüreğim gibi Şehla. uçuşan kelimeler dizilemeyen türküler gibi. yağmurdaki pamuk şeker, yüreğim gibi Şehla. konuşurken oynadığım saatin pes eden yelkovanı gibi. yağmurdaki pamuk şeker, yüreğim gibi Şehla. işittiklerine eşlik edemeyen bir dilin varlığı gibi sessiz ve manidar. (Ü. D)
AYRICALIKLI AYRIK
Düşünmek yoruyor beni, Adamın günahı yetiyor kendisine. Dönüp, geçip hep aynı cadde üstlerinde, Düşünmek derinden yoruyor beni. Bir vakit kaybı alsa başını aheste, Günahı yetiyor adamın üstüne. Bir avunma alır geçer ömürden üstüme, Bir nefes kadar sıklaştı bugün. Düşünmek yoruyor beni üzerime bir acı gibi, Hiç bir tutarsızlığım yok yaşamak
Reklam
kırılmasın diye kelimeleri bile ikiye bölmek.
Gemilere sığınan dalgalar gördüm, güverteden sarkan yağmurlar Dalgalara tutunan oltalar, Ağustos'a sarılsam bu denli kavrulmam. Bir papatya yakaladım bugün saçlarından, Kanatlarından eksilttim kaç kalırsa Ona yeşili sordum, bir kelebek soldu, bir nehir gördüm kıyısı yorgun Bir yara tanıdım bugün sızısı boldu, bir çığlığa karıştım tınısı
Geceye eşlik eden dolunay Ve kalbimi altüst eden Kalbimi heyecana boğan Hüznün süzülmesine sebep olan sen Gönlüme kor gibi düşüp Alevin ta kendisi olan da sen O gönüle can suyunu bahşeden Huzur ekip filizlendiren Sevginle büyüten de sensin Zaman bambaşka boyut kazanıyor seninle Kelimeler sahip oldukları anlamları yitiriyor Kalp
BİRKAÇ SAATE YAZILDI
Beklemek bilmem kaçıncı sayfada, Bakınmak giden gelen yolların satırlarında. Akılda hep söylene gelen düşünceler, Vakti sıkıyor sanki, Yaş geldikçe. Birkaç yaşlı ve biraz genç, Göz göze binlerce analizler.
Sustukça susmayı öğreniyor insan. Hani diyoruz ya, bir dünya da içimizde var diye, orda yaşılamak neden insanlara delice geliyor? Neden öfkelendiriyor? İçimizde ki o dünyadayım. Kızgınlıklarım, yoksunluklarım, öfkelerim, sevilmeyişlerim ya da savaşlarım. Isyanlarım ve sustuklarım ordayız. Dışardan gelen sesler, havada uçuşan şuursuz kelimeler, yıkıcı tün o cümleler sanki uzaklardan vızıltı gibi artık. Sadece ara ara yakınlaştıkça insanın gayriihtiyari başını ağrıtıyor. Onun dışında biz bize iyiyiz, yokya iyi değiliz. Kalbim arsız, zihnim isyankar. Anlaşılmak istiyor konuşmayı henüz çözememiş ve anlamayı kavrayamamış bir çocuk gibi. O içimizde ki dünyadan sesleniyor duyuyor musunuz? Tanıdık bir kaç kelimeyle. "Sesimi duyan var mı?" Sonra yine anımsıyorum. Sağır olanlar sesimizi duyamazlar ki. #1000kitap
54 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.