328 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
"Bazı günleri bazı insanlarla beraber atlatınca gerçekten atlatmış oluyoruz. Mesela sen bugün benim yanımda olmasaydın kalbimde hep bu ölmüş olan balığın yasını tutacaktım. Zaten ölecekti. Ama sen benimle olmasaydın bunu atlatamayan birisi olacaktım işte Kartal.” Bugün kalemini severek okuduğumda bir lavinalaf'ın yeni kitabı #birsu yorumuyla geldim. Yazarın daha önce üç kitabını okumuştum. Kalemi eğlenceli, kurguları size keyifli zaman geçirtiyor. Hikayemiz Nilüfer'in nişanıyla başlıyor fakat Nilüfer bu durumdan memnun değil. Peki neden bu duruma geldi işte olayların öncesine dönerek hikayeyi okumaya başlıyoruz. Nil, ailesinin ve dostlarının biriciği. Babasının en yakın arkadaşı, Alaz amcasının oğlu Kartal Dağhan'a aşıktır. Duygularını kendi içinde yaşar çünkü hem uzaktan akrabadırlar hem de Kartal'dan ufak da olsa bir ışık görmemiştir. Kartal ne zaman ihtiyacı olsa hep yanına olmuştur. Harika bir arkadaş ortamları vardır. Dostluklarını, arkadaşlarını çok sevdim. Kartal ve Nil'in ilişkisi güzel bir dostluk ama iş duygulara gelince tıkanıp kalıyorlar. Çocukluk anılarını yüzümde tebessüm ile okudum. Yazar kitabı sanki sizinle sohbet ediyormuş gibi yazmış bu da benim çok hoşuma gitti. Ve sonda bize bir bomba bırakıp devam kitabını merak etmemizi sağlıyor. Lavinaf kitaplarında sıcacık aile ortamı ve sizi mutlu edecek aşk hikayeleri olur. Bu kitabı da kesinlikle tavsiye ederim. Yayın hayatına merhaba diyen lollayayinlarinj güzel baskıları ve sunumları için tebrik ederim.
Bir Su Bitkisinin Hatıraları
Bir Su Bitkisinin HatıralarıLaviniapiaf · ‎Lolla Yayınları · 202411 okunma
Bu devrin İnsanı mıyız?
Teknolojiyi ne kadar sevsemse oyunlar, animeler, music çeşitliliği bir o kadarda bana negatif etkileri var. Eskiden ufak bir tebessüm ile mutlu olan çocuklarin bu devirde Iphone Pro Max ile mutlu edemediği çocuklarını görüyorum. İnsanlara bakıyorum sanki marketteymiş gibi eş arıyorlar elinde seçenek çok oldugu için her yerni seçenek bir öncekinin ışığını engelliyor. Bu nasıl bir etkileşim? Ya kırmızı çizgiler? Eğitimsiz çocukların topluma verdiği zararlar? Reddit, Facebook, Discord vb. Gibi programlarda kendi toplum değerlerine küfür eden çocuklarin sorumlusu kim? Bunlari nasıl düzeltebiliriz? Kendime defalarca diyorum "Gücünün yetmediği seyleri düşünme diye." ama malesef yapamıyorum. Yanlış yöne evrilen bu topluma küsmeyi denedim olmadi... Biraz spesifik oluyor ama Konuşanları izleyen bir sahsın neye güldüğünü bile anlamiyorum... Özel hayat denilen seylerin özgürlük, mizah gibi kavramlar altında hoş bir sekilde sunulması ne kadarda içerisinde çin tozu (Msg : Mono sodyum glutamat) basılmış besin kalitesinin leş olduğu hazır gıdalara benziyor. Ufak zamanlı zevkler için nasil zararli gida yemiyorsak (Çünkü bize kalıcı hasar bırakabilir.) Zihnimize ve Bilinçaltımızada sahip cıkalım. Ve eğitmeyecekseniz çocuk yapmayin. Bu ülkenin kekolara değil insanlara ihtiyaçı var.
Reklam
Sevildiğini hissetmeksizin, sevgi nedir bilmeksizin yetiştirilmiş, yaşından önce büyümek zorunda kalmış ne çok insanız. Annesinden, babasından bir öpücük almanın kendisine çok görüldüğü, “kızım” hitabının kendisi için havalara uçacak denli az söylendiği kayıp çocukluk yılları… Çocukluğun o sevgisizliğinin boşluğunu doldurmaya çalışıyorum her anımda. Bana söylenen her güzel söz, verilen her tebessüm, düşünüldüğün ve değer görüldüğümü hissettiğim en ufak hareket beni birine bağlıyor bu yüzden. İnsanlara kolayca kanmam bundandır belki de, kolayca sevmem, kolayca bağlanmam ve kendi içimde savaşlar vererek o bağlanmayı koparmaya çalışmam… çünkü korkuyorum, o sevgisizliğin yol açtığı boşluğu doldurmaya çalışırken kendime zarar vermekten… başa çıkmaya çalışıyorum o boşlukla. Amansız bir mücadele veriyorum içten içe. O boşluk hep olacak ruhumda, biliyorum. El üstünde tutulmak bile yeterli gelmeyecek onu doldurmaya belki de. Ruhunda derin yaralar bırakılmış, sevgisizliğin toprağında nadasa bırakılmış bir hayatın cesedini taşıyorum sırtımda. Olduğu yere kadar, inatla…
"Anselm, söylemeye çalıştığım... Sen benim dostumsun. Biz eski dostuz. Bize neler oldu böyle?" Cevap yok. "Ve biliyorsun ki böyle bitmesini ben istemedim. Lütfen beni affet." Pembe yüzünde en ufak bir tebessüm, gözlerinde en ufak parıltı yok.
336 syf.
·
Puan vermedi
Doğu mutfağı ile aranız nasıl ? Açıkçası ben bayılıyorum lakin kullanılan o sosları bir türlü tutturamıyorum Anka kitabı bizi doğunun mutfağına, o eşsiz lezzetine götürüyor. Kitabı elime alıp sayfalarını çevirdiğimde o eşsiz lezzetlerin yapılışlarını ve hikayelerini okuduğumda mest oldum. Yüzümde tatlı bir tebessüm oluştu ve canım çekti Yemek yemekle aram oldukça iyidir Türkiye coğrafyası farklı lezzetleri bir arada bulunduran nadir ülkelerden bir tanesi. Anka- Yemek Birleştirir kitabı ise bu doğrultuda hazırlanmış bir projenin ürünü. Gaye ise depremden etkilenen 10 ilimiz ile dayanışmayı büyütmek.. Bu yolda başarılı olacaklarına eminim. Kitaptaki birçok lezzeti deneyeceğim. Özellikle tariflerin altındaki ufak tüyolar yemeklerin lezzetine lezzet katacak türden. Başta da dediğim gibi doğu mutfağına hayranım, kitap sayesinde daha da leziz ürünler çıkaracağımı umuyorum
Anka
AnkaAydan Üstkanat · Altın Kitaplar · 202416 okunma
Kesinlikle çok doğru
Birçok kez, bir dokunuşun, bir gülümsemenin, bir kelimenin, dinleyen bir kulağın, içten söylenmiş güzel bir sözün ya da değer veren en ufak bir davranışın gücünü küçümseriz. Bunların hepsinin hayatımızı değiştirme potansiyeli var.. Küçük bir tebessüm :)
Reklam
Peki hocam ilk kural neydi,.. İlk kural, yüzüne bir ufak tebessüm kondurmaktır. Yoğun bakımda bile olsa, hastaların senin yüzünde fark edeceği tebessümün tedavi edici etkisi büyüktür
Ansızın bir tıkırtı takılıyor kulaklarıma. Hülyaların bulandırdığı zihnimin gerçeklerinden, hayatın tekdüzeleşen kabullerine sığınmaya çabalıyorum bir süre bakışlarımla. Hafifçe doğruluyor, hemen sonra üstümdeki halsizlikten olacak yavaşça, birkaç adım karşımda bulunan duvarın zamanla kabarmış ve dökülmüş boyalarının üzerindeki büyükçe siyah bir
Saat 5.41. Zaman öylesine dolu ve dingin ki insanın uyumasına imkan yok. Yer yer kapıyı pencereyi sarsan, gecenin ıslaklığını soluyan, danslar edip ıslık çalan rüzgarın heyecandan boğulan sesi çınlıyor, yer yer bir böceğin melodik ahengi… Bir zaman durup öylece onu dinliyorum. Var olan ve olmuş tüm düşüncelerimi susturup yaşamın sessizliğinde bir
10/10 puan verdi
Gülümseten hikayeler.
Kitap gerçekten de okurken insanı gülümseten bir kitap...giriş cümlesi de öyle zaten ''gülümsemeye hazırsanız bu kitaba merhaba diyin.''bence de öyle.kitabi kesinlikle okuyun bence gerçekten ufak bile olsa tebessüm ettiriyor.icinde kısa hikayeler ardından alintilar veya anlamlı sozler bulundurmaları da benim çok beğenmemi sağladı.bu kitap için evinizin kütüphanesinde bir yer ayırtınn.
Gülümseten Hikâyeler
Gülümseten HikâyelerAkif Bayrak · Yediveren Yayınları · 2020113 okunma
Reklam
Kolay bir hayattan, güçlü hikâyeler çıkmaz. Zor bir hayatsa kolay anlatılmaz. O yüzden avaz avaz bağırmayın işine gelmeyen sizi anlamaz, duymaz. O yüzden yapılacak en güzel şey ufak bir tebessüm ederek gülüşünüzü sükutunuza sararak hayatınıza bakmak. Hayat sizin tasası onların olsun. 😉
Bu defa ölüm ufak bir şaşkınlık ile soruyor yaşama; "Acaba sen de ölecek misin?" Yaşam düşünmeden cevap veriyor; "İnsanlar nefes almadıkları müddetçe, Yaşam var olmadığı sürece, ben de zaten ölüyüm. Ya sen ölüm, sen de ölü müsün?" Ölüm, ufak bir tebessüm ile: "Ben hiç yaşamadım ki hep ölüydüm. Kimi zaman beynim, kimi zaman kalbim Ve kimi zaman bütün bedenim... Yani anlayacağın, ben her gün ölü gibiyim. Ölüyüm, ölüyorum." Kulak misafiri olduk ya ölümle yaşama... Velhasıl hayat kısa, Bazen çok güzel şeyler yaşıyorsunuz Bazen de çok acı gerçekler. Ve bir gün gelecek hiç istemeyeceğiniz bir uykuya, İstemsizce mecbur kalacaksınız. İstediğiniz her şeyi vakit varken yapın. Gülün, eğlenin, yaşayın... Çünkü ölüm var dahası YALAN...
Resim