"Bir Neyzen olarak söylüyorum ki; Ne idi Ney sesinin böyle ciğerimizi yakmasının sebebi? Yalnız bi kamıştan üflenen nefes mi yoksa o nefeste saklı o sır mı? Hani Hz. Muhammed'in, Hz. Ali'ye verdiği, kimselere söyleme diye tembihlediği Miraç sırrı! Sonra Hz. Ali'nim gidip o sırrı kuyuya bağırması, ardından Ney'in yapılması. Kuyunun dahi kaldıramayıp taştığı sır. Ne idi o sır? Öğrene kadar Ney anlatacak, Ney ağlayacak, içini yakan o sırrı üflemeye devam edecek!
NEFESİNİN içine gir ve öyle üfle Aşk'la! Hakikatin demine Aşk ile Huuu!🖌
“hep kurşunlamışlar yalnızlığı çoklar sokağında
herkesler var olmuş
bir sen ben ölmüşüm
ölmüşlük ne ki yaşanmamış mutluluklarda
ölmüştük ne ki tutkusuz yaşamlarda”
5 Mayıs 1973 yılında Ankara/Kızılay’da henüz 25’inde gencecik bir fidan düşer yere, kimsesizdir, bir başına. Çoklar sokağında bir yalnızdır, ölümünü bekler öylece. Yeğeni şöyle der
Uzun parmaklarını aç ve yorgun ruhumu bana geri ver. Ağzınla öp beni çünkü açım Meksika ekmeğine. Burun deliklerime yitik kentlerin kokusunu üfle ve ellerim unutulmuş bir güney sahilini andıran beyaz gerdanında iken, yanında ölmeme izin ver.
Duvarları camdan bir kapta erimekte olan bir mum bedenim Mela. Ruhum ise o ince ipte titrek titrek yanan alev.. Dumanım ancak sönünce çıkacak.. Ruhum eritiyor bedenimi, bedenim eridikçe boğuyor ruhumu. En sonra minik bir mavilik olarak kalıyor alev o sapsarı ışığın neticesinde.. Üşüyorum Mela. Duvarları camdan olan o kapta duvarlarım ısıtmıyor beni. Ruhum da zaten ancak göğüs kafesime yanıyor.. Çekingen bir nefes karmakarışık ediyor beni, güçlü sözlerin lazım ki kapkara kesilip üzerine sinsin islerim. Mela.. Ateşler kendi kendini söndürmeden üfle ruhuma..
.
Her sorduğunda,
Soluğum kesilir ...
İlla da illa
Kapındayım!
Eşiğin benim ...
Aşk sunmuşuz bir kez ,
Dönüş yok !
Ney'sen üfle son kıtayı;
Eşlik ederim...
Gün sayarım gün ortasında;
Bir çığlık 'sa sensiz,
Sancıma eştir bu ezgi
Anlarsın o an belki,
Artık sen de bensiz ......
//Yusef Masadow//
'Mutlu ol çünkü kimse senin üzgün olmanı umursamıyor.'
Peyami Safa
...
"Hiçbir zaman ben onu çok iyi tanıyorum dememek lazım. Her insan yanıltır."
Küçük İskender
...
"Geçmiş tozdur, üfle gitsin.."
Stefano D'Anna
Doldur sufi kadehleri aşk ile
Kadehimiz candır, hepimiz bir can
İçelim de aklımız çıksın baştan
Doldur sûfi kadehleri aşk ile
Diyar-ı masivadan geliriz biz
Evvel tek idik şimdi bir olduk biz
Duyardık, uyurduk, uyandık aşka
Doldur sufi ahh yanıyor içim
Gel dedi sultanımız geldik işte
Üfle de neyden etmesin şikayet
Şükür biz de aşık olduk nihayet
Doldur dede yürekleri aşk ile
Ömer Hayyam
TOZ
“Bir toz gibi hayatı üfle.
Üfle ki dağılsın dertlerin.
Dertler, sana yol gösterir belki…
O yolda Allah’a çıkar, kim bilir?”
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
“Sizde kusur yok öyle ya…
Öyleyse bakmayın benim kusuruma,
Bende bulunur tüm hata,
İncinmesin artık dünya.”
~~~~~~~~~~~~~~~~
Gayet akıcı bir kitaptı.
Bazı şiirler beni gerçekten mest etti ve düşündürdü.
Kitap küçük küçük şiirlerden oluşmakta bazı yerlerde kısa kısa hikayelerde mevcut.
Kitabın pdf’inin olması extra bi avantajdı bana göre.
(Yoldayken falan açın telefonunuzu okuyun 100 küsür bi sayfası var zaten.)
Genel olarak değerlendirecek olursam eğer okunabilecek güzel bir kitaptı.
Çok aşırı bir beklentiyle okumazsanız beğenirsiniz ben beğendim ve tavsiye ederim.
Keyifli okumalar dilerim ❥
Kendisi OlmayıncaFurkan Aykol · Ritim Sanat Yayınları · 202032 okunma
John Fante kimdir?
Ki! ben çok geç tanıdım.
Keşke daha önce de bilseydim diyorum.
*En sevdiğim yazarlar arasında şimdiden büyük bir şerefle yerini aldı. Diğer bütün kitaplarını keyifle okuyacağımdan hiç kuşkum yok.*
8 Nisan 1909 yılında Denver, Colorado'da doğan John Fante, İtalyan asıllı romancı, kısa hikaye yazarı ve senaristtir. Colorado