Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Reklam
b-Hadd-Cinayet ve Ta'zîr Suçları
Nasslarda, yani Kur'an-ı kerîm ve sünnet-i nebevîde suç olduğu bildirilen ve cezası da kat'î olarak tayin edilen fiillere hadd suçları (veya cezaları) denir. Hadd, lugatta, men' (engelleme) demektir. Beş suç için hadd cezası vardır: Zinâ, şarap içmek, kazf(iffetli birine zina iftirası), sirkat(hırsızlık) ve yol kesicilik. Bazı
Güneş bozkırları ısıttıkça, hava çeşitli kokularla doluyordu. Isınan yolun toz kokusu, biçilmiş ot kokusuyla karışıyordu. Uzaktaki ufuk çizgisi sisli bir mavilik içinde belirmeye başlamıştı. Varya, Don'un öteki yakasındaki tanımadığı, fakat hâlâ kendi sınırsız bozkırı olmakta devam eden topraklara, herşeyi istercesine bakıyordu.
Sayfa 385 - Amaç YayınlarıKitabı okudu
Fuat Sezgin
Fuat Sezgin dünyanın en önde gelen Arabistlerinden biridir (belki de birincisi). Almanya'da Main üzerindeki Frankfurt'ta bulunan Johann Wolfgang von Goethe-Universität'in 70'ini çoktan geçmiş olmasına rağmen '' Arap-İslam Bilim Tarihi Enstitüsü"nin başkanlığından ayrılmasına bir türlü izin verilme­yen bir bilim
O gece ortaya çıkan Nihal: Bana kestane, sana düpedüz ela bakan gözler. Şefkatle veya hayranlıkla. Tırmanma isteği (sana), kayıp düşme heyecanı (bana) duyuran düz kumral saçlar. O saçların iki yana açılmış perde gibi durduğu hafif tümsek bir alın. Güneşin yüksekliğini ölçmeye çalışan ilkçağın gökbilimcileri için kesikli bir ufuk çizgisi işlevi gören seyrek kaşlar. (Artık çok sarhoşuz Çetin!) Bir burun. Evet, yalnızca bir burun; Çetin için ısırmalık, Ender için sıkmalık. Havada salınarak düşen bir yaprağın belli bir anındaki biçimini taklit eden ağız. Burada hemfikiriz, ikimiz de öpmek istiyoruz. Yine Çetin'in ısıracağı, Ender'in başparmağıyla işaretparmağı arasında sıkacağı çene. (Bunu senin çenende gösterdiğimde, boşalan tabakları almaya gelen kız kıkırdamıştı.) İki yatay çizgiyle işaretli solgun boyun. Göğüslerinin arasına dek inen hafif çilli bölge. (İkimiz de görmüştük işte!) Sağır dilsizlerden oluşan on beş yirmi kişilik bir futbol takımı kafilesi, deplasman maçından dönerken gece yarısı bir yol üstü lokantasında çorba içmek için durduğunda, kafiledekilerin birbirleriyle işaret diliyle konuşurken sergiledikleri bütün marifetleri sergileyen bir çift el. (Bu uzun ve fiyakalı benzetmeyi, sağ elini parmak uçlarını birleştirip sallayarak takdir eden Çetin.)
Reklam
Bedelini ödemeye hazır olmadığınız şey sizin değildir ve bu dünyadaki varlığınızı size ait olmayan bir şey üzerine bina edemezsiniz. . Sonuç kendini anlamdan yoksun bir evrende yalnızlığa mahkum etmiş ve evrene yabancılaşmış birey oldu varlığı ancak bir üretim ve tüketim konusu olarak kavrayabilen modern kapitalizim elinin uzandığı her şeyi hızlı
Köleliği Kaldırmaya Giden Süreç
Birleşik Devletler'deki izini sürdüğümüzde, sanayileşmenin bir ayağının kölelik sisteminde olduğunu söyleyebiliriz. Gerçekten de kölelik hem Amerikan hem de Britanya ekonomilerinin öncü dalı olan tekstilin değişiminde stratejik bir rol oynadı. Amerika'nın Kuzey ve Güney'i 19. yüzyılda uygun bir iktisadi ilişki kurdu. Kuzeyli
Sayfa 162-164
Çocukluk: Sıkıntılar İçinde Bir Memur Ailesi Bizim yaşlarımızda, çocuk yaşta, en çok giyilen şey, cızlavet lastikler vardı. Başka türlü ayakkabı falan alamazdık. Ama amcam bize zaman zaman bayramda ayakkabı alırdı. Doktor amcam... Zaten elini öperdik amcamın bayramlarda. 5 lira, 2,5 lira falan para verirdi. Onları da getirir koşa koşa annemize
Tokat'ta Ortaokul: İlk Gazetem Yaltırık'ı Çıkartıyorum Tokat'ta en büyük kazancım Yekta [Güngör Özden] olmuştur. Yekta ile Tokat'ta tanıştık. En eski arkadaşım Türkiye'de halen Yekta'dır benim. Yekta da Tokat Lisesi'nde. Ben ortaokul 3'deyken o Lise 1'deydi, leylîydi [yatılı]. Oradan ahbap
Reklam
_Şeytanla anlaşmak, yani Nevrotik kişinin kendi benliğinden vazgeçmesi, ruhunu satmasına karşılık gelmektedir. Psikiyatride bunu "kişinin kendine yabancılaşması" olarak adlandırıyoruz. Tıpkı bellek kaybı ve kişiliksizleşmede olduğu gibi kişi, kimlik duygusunu yitirmiş, kendine aidiyeti kalmamıştır. Sanki bir sis bulutu icindeymiş gibi
İnsanın bilgisi ne kadar çok olursa ufku da o kadar geniş olur; bir gül bahçesi gibi etrafa güzel kokular yayar.
_Az yemek, az uyku, az konuşmak ve herkesle düşüp kalkmamak. İşte doktora ihtiyaç olmaması için yapılması gerekenler bunlardır. _Az ye! Yedikten sonra hazmoluncaya kadar başka bir şey yeme! Zira şifa yemeğin hazmolunmasındadır. İnsanın sağlığını bozan yemek üzerine yemek yemektir. Tıp ilmi ki beyte sığdırılmıştır. Ve söylemenin güzeli de kısa
_Tanrı, ilk ateisttir. E. Hubbard _Din, gönüllü köleliktir. Herzen _Burada bir ateist yatıyor. Giyinip kuşanmış hazır, ama gidecek bir yeri yok; ne cennet ne de cehennem. Mezar taşı _Çürümüş bedenimden çiçekler çıkacak ve ben de onların içinde olacağım. E. Mumch _Bir zamanlar ateist olmak istemiştim. Artık vazgeçiyorum. Adamların tatili yok! H.
— E yeter, bırak ama Liza, ne kitabından bahsediyorsun; anlattıklarımla hiç ilgim olmadığı halde bana dokundu. Hoş pek de ilgisiz sayılmam ya. Tüm bunlar yüreğime dokundu işte... Yoksa, yoksa sen bunalmıyor musun burada? Anlaşılan hayır, alışkanlığın büyük tesiri var! Alışkanlığın insanı ne hallere getirdiğine şaşmamak mümkün değil doğrusu. Yoksa
123 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.