Uzun zamandır uğranmamış bir hali vardı odanın; sararmış kağıt üstünde kurumuş tütün yaprağı, ağlarla kaplanmış duvarlar küf kokuyordu ve tozla kaplanan eşyalar değil de sanki anılarıydı... Etrafına bakındı, gençliğinin aklına gelmesiyle dolu dolu oldu gözleri. Tam da şu masada neler anlatırdı abisi. Duvarlara baktı... Küfle kaplanan, her yanı küf kokan duvarlara... Ruhunu sıkıp bunaltan bu havadan kurtulmalıydı, pencereye doğru yeltenmesiyle anılar silsilesine çarpması bir oldu. Sahi çok mu uzun zaman olmuştu? Daha dün abisiyle bu pencere önünde vedalaşmıştı. En son cümlesi: "Vakti geldiğinde anlayacaksın beni!" olmuştu. Peki ya gerçekten anlamış mıydı acaba abisini? Yapayalnız kalmıştı... Şu koca dünyada tamamen yapayalnızdı. Karısı vefat edeli iki gün olmuştu. İçinde fırtınalar kopuyordu ancak hicbir tepki veremiyordu... Takati kalmamıştı artık en küçük bir canlılik belirtisi dahi göstermeye.. Bedeni yılların yorgunluğu altında eziliyordu. Mücahit olmaya gitmişti Filistin'e. Tek bir amacı vardı, özgür bir Kudüs uğruna şehit olacaktı. Yüreğinde yalnızca Kudüs aşkı yeşermiş, ne gönlü ne de gözü tamah etmemişti etrafında pervane olan kızlara. Siperden sipere koşarken görmüştü denizler gibi gökler gibi masmavi gözleri. İçinde bir volkan patlamıştı, sanki heryeri ateş içinde kalmıştı. Ne olmuştu birden ona? Oydu işte, yıllardır beklediği oydu...
Devamı Gelecek.....
~OD~
🥀Çamlıca’da, uşaklı bahçıvanlı, muhteşem bi köşkte yaşayan bir delikanlıydı. Yüksek tahsil için İskoçya’ya gönderildi. Ve, Londra’da bir partide gördü onu, güzeller güzeli İngiliz gence vuruldu, aşık oldu.
Hyde Park’ta ata bindiğini öğrenince ertesi sabah soluğu orada aldı. Tanıştılar, yemek yediler, gözlerini birbirlerinden alamadılar.
Fakat
“Kitap sevgisi diye bir sevgi vardır sanırım. Ana sevgisi, kardeş sevgisi, yâr sevgisi gibi bir sevgi. Bu sevgi insanın içinde doğuştan mıdır? Yoksa sonradan mı uyanır? Bunu bilmiyorum” (s.42).
Gerçekten de kitap sevgisi diye bir sevginin olduğuna inanıyorum. Ancak bu sevginin doğuştan getirilen bir özellik değil, sonradan aile, arkadaş ve okul
Yapılacak ilk devrim, insanın kendi içinde yapacağıdır, evet ilk ve en önemli devrim budur. İnsan kendi hakkında bir düşünceye sahip değilken bir düşünce uğruna savaşmak, yapılacak en tehlikeli şeylerden biridir.
“Evlenince düzelir” diye oğlunun leş gibi yaşantısını gizleyip, bin türlü çirkinliğini örtbas edip, temiz gelin arayan, bir genç kızı oğulları uğruna yem eden annelerin aldığı vebalden daha büyüğü var mıdır bilmem.
alıntıdır
yazdığı Mihriban şiirini gazeteye ilan veren Abdurrahim Karakoç naifliği bırakıyorum. ''
Herkesin vardır bir Mihribanı.
Herkesin vardır bir Karakoç'u...
Vardır herkese şiir yazdıracak bir kadın...
Vardır aşkı uğruna şiir yazan bir erkek.
Gönlünü aklına hapsedenlere ithafen...