"Yeni bir ay başı, siyah beyaza mahkum
Olduğumu idrak ederek uyandım bu kez.
Siyahtım.
Ve renge ne kadar bulaşırsam bulaşayım
Koyulaşırdı.
Yani başında olduğum herkesi siyaha boyardım.
Gökkuşağını gördüm gökkuşağını
Sevdim,
Fakat gökkuşağı ile yaşayamadım.
Şimdi gökkuşağının çıkmasını büyük bir fırtına ile bekliyorum, bir kez daha siyaha
Bulamak için.
Öyle ki, benim her zaman kelimelere
Dökemediğim ukde'lerim olurdu.
Kimi zaman gözlerim haykırırdı, ama bu kez ne gözlerim nede dilim haykırmadı.
Oysa ben.
Gökkuşağında,
Siyahın en karanlık tonunu görmüştüm.
Fakat ihanet etmedim asla.
İnsan zaten.
Hain değilmi?
Gökkuşağı doğuşuna.
Siyahı dahil edermi.
Etmezdi.
Ben siyahın en aydınlığına bile layık değildim.....
σ̈,k
Rus romanlarını çok seviyorum. Rus dünyasına zihin yolculuğu yapmak, o sokakları, o soğukluğu, burjuvaların yaşamlarını, yoksulların dertlerini, bir adamın paltosunu, bir kadının şapkasını içimde çok fazla duyumsuyorum.
İşte böylesi bir yolculuğa çıktığım bir kitap daha. Hemen kitaptan bahsedelim. Dostoyevski'nin ilk kitabı olan İnsancıklar