.
(.....)
Bir tespihin ipi kopsa ne olur? Taneleri darmadağın olur. Pekiyi, ne yaparsınız? Hemen taneleri toplarsınız, yeniden ipe dizmek üzere. Benim yapmaya çalıştığım şey onun gibi bir iş diyelim.
Bizim kuşağımız toplumda yüksek bir dil bilincinin oluşması için akademisyenlerin, yazarların, gazetecilerin, düşünce insanlarının özel çaba harcadığı, dil tartışmaları yürüttüğü bir dönemi yaşadı. Hangi durumda “çelişki” sözcüğü kullanılır, hangi durumda “çatışkı” denir, hangi durumda “karşıtlık” denir? Bunlar tartışılır, aralarındaki anlam farkları, sınırlar belirginleştirilmeye çalışılırdı. Öyle ya, birbirimizi doğru anlamak istiyorsak, öncelikle sözcüklerin içerikleri konusunda “uzlaşımlara” ulaşmalıydık. Eğitimli insanların başvuru kaynakları arasında sözcükler bir zamanlar önemli yer tutardı, uzlaşımlara dikkat etmek kaygısıyla.
Her neyse şimdiki durumda tespihin ipi koptu, taneler dağıldı ama bir ülkede ekonominin ipi koptuysa, yargının ipi koptuysa, eğitimin ipi koptuysa, kamu düzeninin ipi koptuysa, emin olun, dilin de ipi kopuyor.
(.....)
Ekonominin, eğitimin, hukukun, kamu düzeninin ipinin kopmasının kötü yönetimle ilişkisinin olduğunu çok iyi biliyoruz ama dilin ipinin kopmasının da hepsiyle ilişkisinin bulunduğunu bilmeliyiz. Keyfilik yaratıcılık değildir, zekâ gerektirmez.
[21.11.2021 tarihli Cumhuriyet Gazetesi, PAZAR eki, 3.Sayfa, ÜLKER İNCE imzalı BİR VİRGÜL UĞRUNA başlıklı köşe yazısından]
.