Gördüm kuşağımın en iyi beyinlerinin
çılgınlıkla yıkıldığını, histerik çıplaklıkla
açlıktan geberdiğini,
zenci sokaklarının şafağında gördüm onları
bozuk kafalarıyla mal ararken,
gecenin makinesine yıldızlı dinamo ile eski
cennetsel bağ için yanıp tutuşan melek kafalı
gözlerle şehirlerin üstünde yüzen sıcak suyu
olmayan ucuz odaların doğa üstü karanlığında
yükseğe doğrulup sigara içerken jazzı seyredenler,
Yaradan'nın cennetinde zihinleri apaçık olanlar
aydınlatılmış ucuz çatı katlarında ve yeraltlarında
Muhammed'in dolaşaduran meleklerini görenler,
Arkansas ve Blake-ışığı trajedisi arasından
parlak ifadesiz halüsinatif gözlerle bilgi savaşının
üniversitelerinden geçip gidenler,
akademilerden delilik ve ahlaksızlığa
düzdükleri methiyeleri kafatası üzerindeki
pencerelerde yayınladıkları için tekmeyi yiyenler..
sonsuzluğu bulmak için benim bir vizyonum ya da senin bir vizyonun ya da onun bir vizyonu var mı diyerek tüm ülkeyi arabayla yetmişiki saatte katedenler
Kutsal! Kutsal! Kutsal!
Her şey kutsaldır!
Holy! Holy! Holy!
The world is holy! The soul is holy! The skin is holy! The nose is holy! The tongue and cock and hand and asshole holy!
Everything is holy! everybody’s holy! everywhere is holy! everyday is in eternity! Everyman’s an angel!
The bum’s as holy as the seraphim! the madman is holy as
Molok gözleri binlerce kör eden pencere! uzun
sokaklarında ebedi Yahovolar gibi gökdelenler
dikilen Molok! sis içindeki fabrikalarında düş
kurup cavlağı çeken Molok! devasa bacaları ve
antenleriyle kentleri taçlandıran Molok!