Gece boyunca sihirli sözlerle esriyip sallanıp yuvarlanarak bir şeyler karalayanlar, tan ağarmasının sarılığında anlamsızlığın şiirini yazdıklarını görenler,
Allen’ın deliliğini psikanaliz sonlandıramazdı elbet, doktoru kendisine sürekli olarak “sen normalsin” diyordu; “Bingo! normalim” dedi Allen, o zaman durum çok basit, “ben normal olansam dünya delirmiş durumda.
saatlarını çatılardan fırlatarak zaman dışı sonsuzluğu seçenler & sonraki on yıl boyunca her gün çalar saat sesine uyananlar,
art arda en az üç defa bileklerini kesip de başarılı olamayan ve vazgeçip mecburen içinde yaşlanıp mızmızlanacakları bir antikacı dükkânı açanlar,
kurşuni dizelerin patlamaları & cepleri dolmuş modacıların kafa ütüleyen safsataları & reklamcılığın ibnelerinin nitrogliserin çığlıkları & zeki editörlerin fesatlığının zehirli gazında Madison Avenue’da uyduruk elbiseleri içinde yanarak tükenenler, ya da Mutlak Gerçek’in taksicilerinin sarhoşlukla çarpıp yere devirdikleri,
VVilliams’ın taklide dayalı olmayan gerçekliği, onu diğer iki şaire
yaklaştırır: Jorge Guillen ve Francis Ponge. (Burada da ,etkilenmelere değil, rastlantılara işaret ediyorum.) Jorge Guillen’in bir dizesi, onların simgelere duyduğu ortak tiksintiyi dile getirir:
“Tanrısal bir amaç olmaksızın cıvıldıyor küçük kuşlar” Tanrısal amaç ortadan
Bir zamanlar fıstık ezmesine ev sahipliği yapan cam kavanoz
Şimdi için de güneşten bükülmüş bir çiçekle duruyor mutfakta,
Dolabın kapısıysa açık-acmistim bir ara, sanki benim için bekliyor açıkça-sahibini.