Şu giderek genel kültür haline geliyor: gittikçe daha az okuyor, daha çok seyrediyoruz...
Sayfa 39 - e-kitapKitabı okudu
464 syf.
10/10 puan verdi
·
17 günde okudu
Büyük Bir Çarpışmanın Arasında Bir Hikaye
Eser, tarihi bir roman niteliğini taşıdığı ve konusunu Fransız Devrimi’ nden aldığı için öncelikle Fransız Devrimini özetlemek eserde anlatılan konuyu anlamak için daha faydalı olacaktır. Not: İncelememde elimden geldiğince eser de geçen hikayenin gerçek olaylar ile bağlantısında açıklayacağım. Fransız Devrimi 1700 yılların sonlarına
İki Şehrin Hikâyesi
İki Şehrin HikâyesiCharles Dickens · Can Yayınları · 202358,4bin okunma
Reklam
95 syf.
·
Puan vermedi
Kör Baykuş şimdiye kadar okuduğum romanlar arasında en olağandışı olanlardan biridir. Anlamak, dolayısıyla da anlatmak çok zordur bu romanı. Her okumadan sonra, bu anlayamamaktan kaynaklanan anlatamamazlık öylesine çarpıcıdır ki, “sen anlamazsan, senin dediğin de anlaşılmaz,” diye bir not düşme gereği duyarsınız. Ama, kesinlikle oldukça doyurucu
Kör Baykuş
Kör BaykuşSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 202328,1bin okunma
mütiş
Artık yalnızca köleler var - ve bu kölelik içinde birileri paranın, ötekiler ise parasızlığın kölesi durumundalar...
Sayfa 75 - e-kitapKitabı okudu
114 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 günde okudu
Beğendim
Yazar iki farklı karakterin iki farklı hikayesini bir kitapta birleştirmiş. Jiyan ve Delfin. İkisinin de çok derin ve etkileyici hikayeleri var. Acılar, aşklar, travmalar, tezatlar... Güçlü kalemi ile duygulandırmayı da, hüzne boğmayı da, güldürmeyi de iyi başarmış. Yeraltı edebiyatına ve melankolik kitaplara ilgi duyanların bayılacağı, diğer türler ile ilgilenenlerin sıkılmadan okuyacağı yeni bir yazardan yeni bir eser. Farklı ve yeni türde eser arayanlar için tavsiye ederim.
Jiyan
Jiyan
Semra Ulus
Semra Ulus
Jiyan
JiyanSemra Ulus · Tilki Kitap · 202211 okunma
556 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
BU KİTABI OKUMAYAN KALMASIN!!!
"Eğer okuduğumuz bir kitap bizi kafamıza vurulan bir darbe gibi sarsmıyorsa, niye okumaya zahmet edelim ki?" Franz Kafka'nın dediği gibi bu kitap beni sarstı, beni fazlasıyla rahatsız etti. Duyguların, kelimelerle damara enjekte edildiği kitaplardan bu. Beton yolun iki yanı, birbirine dolaşmış kuru otlardan bir şilteyle  kaplı
Gazap Üzümleri
Gazap ÜzümleriJohn Steinbeck · Sel Yayınları · 202035,1bin okunma
Reklam
167 syf.
8/10 puan verdi
Gökkuşağından Sürülen Çocuklara
tüm “öteki”lere ithaftır. Hêjîra çiyayî Delala çîyayî Dar hejîrokê Xemrevînokê Nav gul û giyayî
Nar Çiçekleri
Nar ÇiçekleriMehmed Uzun · İthaki Yayınları · 20123,948 okunma
559 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Okuduğum incelemeler beni tatmin etmediği için yazdım.
Kitabın en az %90’ı
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
’nin yazdığı mektuplardan değil, Sabahattin Ali’ye yazılan mektuplardan oluşuyor. Tabii bu durumda, “…mektuplaşmalarını okuyoruz,” demek yanlış olur. Kitap, 1922-1948 yılları arasında ki -
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
, Esat Adil Müstecaplıoğlu, Mehmet Ali Aybar, Mehmet Ali Cimcoz,
Aziz Nesin
Aziz Nesin
, Melahat Togar (Melahat Kemal), Ayşe Sıtkı İlhan,
Hep Genç Kalacağım
Hep Genç KalacağımSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 20081,143 okunma
“Düşünce olmadan düşünce özgürlüğünden nasıl bahsedersiniz?”
Şu giderek genel kültür haline geliyor: gittikçe daha az okuyor, daha çok seyrediyoruz...
Reklam
Nutuk, 6. Bölüm; “Baylar, tekke ve zaviyelerle türbelerin kapatılması ve bütün tarikatlarla, şeyhlik, dervişlik, müritlik, çelebilik, falcılık, büyücülük, türbe bekçiliği vb. gibi birtakım sanların yasak edilmesi ve kaldırılması da Takriri Sükûn Yasası yürürlükte iken yapılmış işlerdir. Bunlarla ilgili yürütüm ve uygulamaların, toplumumuzun, boş inançlara bağlı, ilkel bir topluluk olmadığını göstermesi bakımından, ne denli gerekli olduğunu çok iyi bilirsiniz. Birtakım şeyhlerin, dedelerin, seyitlerin, çelebilerin, babaların, emirlerin arkasından sürüklenen ve alınyazılarını ve canlarını, falcıların, büyücülerin, üfürükçülerin, muskacıların ellerine bırakan insanlardan oluşmuş bir topluluğa, uygar bir ulus gözüyle bakılabilir mi? Ulusumuzun gerçek niteliğini, yanlış anlamda gösterebilen ve yüzyıllarca göstermiş olan bu gibi öğeler ve kurumlar, Yeni Türkiye Devletinde, Türk Cumhuriyetinde sürdürülmeli miydi? Buna önem vermemek, ilerleme ve yenileşme adına, en büyük ve düzeltilemez bir yanılgı olmaz mıydı? İşte biz, Takriri Sükûn Yasasının yürürlükte oluşundan yararlandıksa, bu tarihsel yanılgıyı işlememek için; ulusumuzun alnını, olduğu gibi açık ve temiz göstermek için; ulusumuzun bağnaz ve ortaçağ anlayışlı olmadığını kanıtlamak için yararlandık.” Gazi Mareşal Mustafa Kemal ATATÜRK
Gurbetteki ablaya ithafen
Kalem düştü elimden, sayfam boş kaldı, Loş ışıkta yazarken birden karanlık sardı. Gurbet gurbet olalı yollarına ağladı, Özgürlük yanında koca bir yalnızlık kaldı...
DELFİN
Yalnızım, kimsenin olmadığı kadar. Ne bir dost ne de bir post! İstemiyorum da kimseyi. Düşünüyorum... Ben kendi sesimi duymazken kim duyacaktı ki beni? Kim anlayabilecekti girdiğim o eşsiz çemberi. Kim çözebilecekti düğümlerimi?
Kendime bir ŞANS verdim. Önce duvarımdaki, sonra kalbimdeki kirli isimleri SİLDİM. Ardından güzel bir gökyüzü çizdim. Yağmur sonrası gökkuşağım bile var... Kendimi avutmak yerine gerçeklerle yaşamayı öğrendim. Unutmayı değil de hatırladıklarımdan ve bana yapılanlardan ders almaya karar verdim...
357 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
68 günde okudu
Ulus Baker doktora tezinden uyarlanan kanaatlerden imajlara kitabıyla modern toplumların, “kanaat toplumları” olduğunu öne sürerek başlıyor işe.. Kanaat toplumunun “ne” olduğunu açıklayıp ona eleştirel bir bakış açısı getirdikten sonra, toplumu ve siyasal gerçekliği “kanaatler” temelinde değil, “duygular ve sezgiler” temelinde değerlendiriyor. İmajların gündelik hayatın her alanını kaplamasının, kanaatleri ve dolayısıyla insan düşüncesini belirlemedeki önemini vurgulamış, imajları klişeler olmaktan çıkararak toplumsal düzeyde işleyen duygulara yol açabilen bir niteliğe kavuşturabilecek bir “duygular sosyolojisi” oluşturulması savını sunmuştur. Marx’ın ünlü sözünde : “filozoflar şimdiye kadar dünyayı yorumlamakla yetindiler, ama önemli olan, onu değiştirmektir”. kısacası, “bilmemek” olarak bilgisizlik, bilimsel bilginin elde edilmesinden önce gelen bir durum değildir, tersine ondan sonra gelir: eylem yoluyla başarılır.. Tasavvur, ya da sanat işi- yeniyi yaratmaya yönelen zihinler. Her konuya artık alışkın olduğumuz o ustalıkla değiniyor.. Marx'ın uyarısına kulak vererek, toplumu kavramanın yolunun, insanların eylemlerini ve bu eylemlerdeki duygudaşlığı kavramaktan geçtiğini öne sürmekte, insanlara kendileri hakkındaki kanaatlerini sormanın anlamsızlığını kelimesi kelimesine işliyor. Büyülenmemek elde değil.. :) ''Toplumsal tip sokaklar ile kitaplar arasında saptanabilir..'' diyerek bitiriyorum. :) Gerçekten de, insanlar bildiklerindense bilmeyip anlamadıkları şeylere inanırlar. Bilmek için okuyunuz.. :)
Kanaatlerden İmajlara
Kanaatlerden İmajlaraUlus Baker · Birikim Yayınları · 202296 okunma
Resim