Vahap Osmanlı

Sabitlenmiş gönderi
Derdim çoktur, hangisine yazayım…
Reklam
Belki de bir kitabın değil bir çok kitabın aynı sayfasında şöyle bir durup birbirimizi hatırlamışızdır. Belki de bir şarkı, artık hep sen ve ben olmuştur birbirimiz için. Hayat ne kadar da tuhaf. Beraber olması gereken iki insanı ancak şarkılar ve kitaplar buluşturuyor. #VahapOsmanlı
Bugün yine sana rastladım şarkıda. Şarkı yine bitti; ama sen bitmedin…

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yaktın bizi Sinan Ateş. Yokluğun ateşinden daha çok yaktı. Allah rahmet eyleye. Makâmın şehâdet, mekânın cennet ol…
Bir gün gelir, o şiir de tamamlanır. Bir gün gelir, başka şiir de yarım kalır. Allah, şiirini tamam edebilenlerden eyleye.
Reklam
Biliyorum arada bir adımı yazıp yazıp sildiğini. Aşk klasikleri sever. Ellerin ve aklın, kendini bu klasikten alı koyamaz. Buna mecbursun.
Nerdesin, ey derdimin Güneş rengi ilâcı… Nerdesin, kalp yurdumun Bayraklı serhat ucu… Gamlanmışım yasına, El olmuşum sesine. Yemin zülüf süsüne, Yolun, zakkumdan acı…
Yokluğun çok fenâ sardı. Bildiğin gibi değil ey renklerin en bitkini. Neyle neyi çarparsam sonuç sensin ve neyle seni çarparsam sonuç bensiz. Ben sensiz. Ben sensiz…
Çiçeklerden papatya ve karanfil; şairlerden Ömer Lütfi Mete, Basri Gocul; şiirlerden sen; günlerden sen; güllerden yine sen…
Yokluğunda, okuman gereken şiirler yazdım. Şiirlere de yokluğunu yazdım. Artık yokluğun, bir şiir konusu.
Reklam
“Birbirini hiç tanımayacak olan iki kişinin, tanışmasıydı hikâyenin başı. İçlerde ukdeler, yarım kalan şiirler ve tamamalanmamış cümleler kalmıştı… Hiç tanışmadan ve pek de uzun sayılmayan bir süreliğine tanışıklık geçiren bu iki kişinin birbirine vedâsı, ancak bu kadar acı verebilirdi. Belki de, bazı hikâyeler kısadır ve bir kereliktir…“
Kara günden kir bulaşır yazgıma, Kalem, kağıt ışık olur sezgime. Hasret çekmek leke vurmaz çizgime, Bükülmeden, yamulmadan yaşarım.
Öldürmeyen Allah, unutturuyor.