Ol, deyince hayat
Emek ile insan
Aşk ile insanlık olduk
Öl deyince zulüm
İsyan edip kavga olduk
Çok öldük hep yaşadık
Ol, deyince halk
Devrim olmaya geldik
Pimi çekilmiş nar gibi
Dağıldık cümle cihana...
Her bir dizesinde direniş olan şiirlerin yazarıdır Ümit İlter. Çünkü o da Anka destanının içinde yaşamış birisi; bir şairdir. Yanıp küle dönerler, karışırlar toprağa ve tekrar doğarlar küllerinden. Çünkü bereketlidir Anadolu toprakları, tanır, sever onun için yanıp tutuşanları ve kucaklayıp basar bağrına. Ve en güzel filizleri ile yeniden yaşatır.
Ankalar gözlerinde kazandıkları zaferin ışıltısı ile uçuyorlar şimdi, dünya halklarına armağan edebilmek için nihai zaferi kanatlarını tutuşturarak...
Mistır Co'lara karşı Yaban Oğlaklar'ın yanındayız!
Bugün hala Dersim dağlarında soyu tükenmekte olan ve bu yüzden hakkında av yasağı olan yaban keçilerini vurabilmesi için Amerikalılara özel izin veriliyor.
"Amerikalı iş insanı Bradley Garrett Van Hoose için Tunceli'de yaban keçisi vurabilmesi adına geçici avcılık belgesi düzenlendi." (2020, Sözcü)
Emperyalizmin ülkemize yönelik bağımlılık politikaları, yeni-sömürgecilik ilişkileri işte bu kadar sade, basit ve nettir. Sömürü ve talan politikaları açık seçik ortadadır.
Çocuk mu büyütüyorsunuz? Bu dünyadan soyutlayarak, yalıtarak, tecrit ederek yetiştiremezsiniz. Bu sizin subjektif niyetinizin dışında gerçekliliğin kendini dayattığı bir zorunluluktur.
Çocuk dünyayı kendi gözleriyle, bir çocuğun bakış açısıyla
GÖRECEK,
TANIYACAK,
TANIMLAYACAK,
DOĞRU OLANI VE YANLIŞI AYIRT EDECEK,
VE BUNA GÖRE BİR KÜLTÜRLE BİLİNCİ ŞEKİLLENECEKTİR.
Bu, iradi bir şekilde örgütlenmelidir.
İşte bu kitap, çocuğunuzu büyütürken, onu yetiştirirken, ona üzerinde yaşadığımız dünya gerçekliliğini ve onurlu, namuslu, insanca bir yaşamın ne olduğunu anlatacak bir kitap...
Aynı Küçük Kara Balık gibi... Samed Behrengi kitapları gibi... Ya da ölüm orucu gazisi Gökhan Yıldırım'ın Anka Destanı masal kitabı gibi...