Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
1880'lerden itibaren Ermeni azınlık mensuplarının bir kısmı, Rus Çarlığı başta olmak üzere, Avrupalı güçlerle gizli ilişkiler geliştirmiş ve Osmanlı Devleti'ni tasfiye etmek ve Türk milletini Asya'ya sürerek yok etmek planlarının bir parçası olmuştur. Buna rağmen, 1915'de Ermeni çeteciler, devlete ihanet etmeseler böyle bir zorunlu yer değiştirme gerçekleşmeyecekti.
Ermeniler, aradan geçen yüzyıllar içinde Türk milletinin bir parçası haline gelmişlerdir. Onlara gelenekleri, görenekleri, dilleri, yaşam tarzları açısından Hıristiyan Türkler demek dahi mümkündür. Bundan dolayı, bir Avrupalı, bir Osmanlı Ermenisine Osmanlı Devleti'nin yıkılacağından bahsettiği zaman "devletlerinin yıkılacağı" düşüncesinden hiç hoşlanmamaktadırlar. Ancak 19. yüzyıldan itibaren, Avrupa ve Rus emperyalizminin sürekli müdahale ve kışkırtmaları ile dostça ve kardeşçe olan Türk-Ermeni ilişkileri hızla bozulmaya başlamış ve gelişmeler Ermenilerin yerleşmiş oldukları yerleri değiştirmeleriyle sonuçlanmıştır.
Reklam
Türk-Ermeni ilişkileri Çağrı Bey önderliğindeki Selçuklu Türklerinin 1015-1020 arasında Anadolu'ya gelişleri ile başlamış ve ilişkilerin tarihi 1000 seneye yaklaşmıştır. Bu 1000 senenin Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine yayılan çok büyük bir bölümü, ilişkilerin mükemmel denebilecek seviyede iyi olduğu bir dönem olmuştur.
çok demokratik avrupa, yersennn
Ermeni soykırımı iddialarının bir "demokrasi ve fikir özgürlüğü meselesi" olarak sunulması büyük bir soytarılıktır. Bilinmelidir ki, Türkiye'ye bu konuda da demokrasi dersi veren Avrupa Birliği'nin Fransa dahil olmak üzere birçok ülkesinde, İsviçre'de ve Amerika Birleşik Devletleri'nde yirmi iki eyalette, "Ermeni Soykırımı yapılmadı" hakikatini dile getirmek yasaktır ve bunu savunan hapse atılmaktadır.
Psikolojik savaş, yukarıda da dikkat çekildiği gibi hasmı dışlayıcı değil kazanıcı olmalıdır. Örneğin 2. Dünya Savaşı'nın yaklaştığı bir dönemde Atatürk iki önemli psikolojik savaş hamlesi gerçekleştirmiştir. Bunlardan birisi, 1936'da Recep Peker'e yazarak Çanakkale Muharebelerinin yıldönümünde okumasını istediği metinde muharebelerde hayatlarını kaybeden İngiliz, Fransız, Avusturalya ve Yeni Zelandalı annelere yönelttiği ve "Sizin evlatlarınız artık bizim evlatlarımız" şeklinde başlayan mesajıdır. Böyle bir mesajı alan Batılı başkentler ikinci kez ordularını Çanakkale önüne yığma konusunda ülkelerinde oluşacak muhalefeti göz önünde tutmak zorunda kalacaklardır. Atatürk'ün ikinci psikolojik harekâtı, yine 1936'da Ayasofya Camii'nin müzeye dönüştürmesidir. Böylece Atatürk, düşman psikolojik operasyon karargâhlarının elinden İstanbul'un "neden" işgal edilmesi gerektiği ile ilgili bir gerekçeyi bertaraf etmeyi hedeflemiştir.
Psikolojik savaşta, hedef alınan ülkeye karşı çoğu kez açık düşmanlık faaliyeti sürdürülmez. Örneğin ABD'nin 1990'larda ve 2000'lerde açık düşmanlık politikası yürüttüğü Irak ve İran'a karşı sürdürdüğü psikolojik savaş başarısız olmuştur. Aksine eleştirilerin dostluk, iyiniyet, ortak çalışma uğruna yapıldığı ileri sürülerek, hedef ülkenin uyanması ve kendisini korumak için önlem alması engellenmeye çalışılır.
Reklam
Maddi güç ölçülebilir. Manevi güç ise maddi gücün insani çarpanıdır, kat sayısıdır. Manevi güç, maddi gücü kullanan insanın, insani imanı, bilgisi ve becerisidir. Manevi güç kat sayı olduğu için maneviyatın zayıflaması, maddi güçlerde zayıflama olmasa dahi toplam gücün zayıflaması sonucunu doğurur. Hatta manevi güç "sıfır" ise maddi güç de "sıfır'a yakın olur.
Konvansiyonel savaşlar sona erer ancak konvansiyonel savaş sırasında sürdürülen psikolojik savaş hiç kesilmeden barış ortamında da devam eder. Bu anlamda psikolojik savaş, kesintisiz savaştır. Psikolojik savaşın barışı ve mütarekesi yoktur. Lenin, "Barış savaşın başka yöntemlerle devamıdır" derken, Mao Zedong, propagandayı "kansız savaş, savaşı da kanlı bir propaganda" olarak tanımlarken psikolojik savaşın bu niteliğine dikkat çekmişlerdir.
Ermeni psikolojik operasyonunu tam olarak anlayabilmek için 1875'te Sırp Ordularını düzenlemek amacı ile Rus Çarı tarafından yollanan Rus Generali Çernayev'in Çar'a verdiği rapordan alınan şu satırlar iyi anlaşılmalıdır: "Burada kısa yoldan ordular yaratmak, bu orduları ölüme sevk etmek mümkün. Fakat yarattığım her güç Türkler tarafından ezilmektedir. Ölümden korkmayan Türkler, ecdatlarının hatıralarını incitmekten çekiniyorlar. Türkler zaferi bir defa kazanıyorlar, hatıralarını nesiller boyu hafızalarında yaşatıyorlar. Anlıyorum ki, Türkleri yenmek için tarihlerini yenmek lazım." Bugün de yapılmak istenen, Türk milletinin tarihinin karalanarak, milletin tarihinde yenilmeye çalışılmasıdır. Amaç, Türk milletinin güç aldığı tarihini kirleterek, milletin güç kaynaklarından birisini tahrip etmektir.
"Aleyhlerinde kümelenen haksız iddialar ve çirkin suçlamalar karşısında Türklerin gururlu suskunluğu, onların körler karşısında hissettikleri acımadandır. Bu davranışları, haysiyetsiz iftiralara verilecek en güzel cevaptır." Pierre Loti
Reklam
Türkiye'ye karşı sürdürülen psikolojik savaşın önemli bir boyutunu da küresel ölçekte yaygınlaşmış Ermeni soykırım iddiaları oluşturmaktadır. Ermeni psikolojik savaş mekanizması; sahip olduğu büyük kaynaklar, ABD ve Fransa gibi ülkelerde kurduğu siyasal ilişkiler sayesinde, gerçek gücünün çok üzerinde bir etki yaratabilmektedir. Türkiye'ye karşı milli çıkarlarını gerçekleştirmek isteyen ülkelerin Ermeni psikolojik savaş mekanizmasına verdikleri destekle de, Ermenilerin Türkiye'ye karşı gerçekleştirdiği psikolojik savaşın etkisini artırmaktadır.
Yıllardan beri dünyanın ve Türkiye'nin gündemine sistemli bir şekilde getirilen "Ermeni soykırımı" iddiaları, Türkiye'ye yönelik 1800'lerde "Doğu Sorunu" adı verilerek yürütülen büyük bir savaşın psikolojik boyutudur. Ermeni soykırımı iddiaları ile konvansiyonel savaşlara ara verilen dönemlerde Türk milletine yönelik olarak büyük bir psikolojik savaş yürütülmektedir. Bu savaş, kansız bir savaştır, ancak bu savaşın kaybedilmesinin sonuçları klasik silahların kullanıldığı savaşları kaybetmekten daha tehlikelidir.
Özetle 2023 yılı başı itibariyle Türkiye’de toplam 13 milyonu aşan sığınmacı bulunmaktadır. Bu rakam, Türkiye nüfusunun %10’undan fazladır. 2011 sonrasında izlenen hatalı Suriye ve sığınmacılar politikası neticesinde Türkiye, dünyada en fazla sığınmacının yaşadığı ülke konumuna gelmiştir.
Anasını skiyim ya gündemi takip edince kafayı yiyorum ben ya. Bu ülkede her gün atalarımıza ihanet ediliyor, kimse de sesini çıkarmıyor. Ümit Özdağ hariç.
1.500 öğeden 361 ile 375 arasındakiler gösteriliyor.