Üç çocuklu bir aile düşünün ama çocuklar evlenmiş,torunlar olmuş,her hafta mutlaka birinde yemek yenilen,dışardan bakınca tutkun bir aile…Görüneni değil de görünmeyeni anlatmak için yazılmış bir kitap.Hatta en başta yazarımız,kendi yarattığı karaktere ithaf etmiş kitabı bunun nedenini de sonda alıyorsunuz.Aile dinamiklerini,sohbet havasında,sanki ailenin o ferdi size anlatıyormuş gibi hatta mimiklerini,ek kol hareketlerini,sesinin tonunu,yüksekliğini işitiyormuş ,görüyormuş gibi okudum.Elime aldığım gibi bitirdim.Herkes yalan söyler,herkesin sırrı vardır mantığından yola çıkılarak kurgulanmış,psikoloji açısından da muazzam bulduğum bir kitap.Sevgisiz büyümek,iletişimsizlik,dindarlık ,bağnazlık,merhamet,umursamazlık ,öfke,kin…Hayatın içinde ne varsa bu kitapta da o var.
Ana karakterlerimiz üç kardeş olan Emin,Ethem ve Ekrem.Emin öğretmen,memur maaşıyla geçinemeyen,babasına bakan,ailenin söz dinleyeni,büyüğü.Ethem söz dinlemeyen,kendini hiç bir yere ait hissedemeyen ortanca.Lise terk ve ticaretle uğraşıyor.Ekrem ise aile bağları yine çok güçlü olmayan,maddi durumu iyi en küçük kardeş.Bunlar arasında ana karakterin yani Ethem in hayatı elbette etkiledi beni ama en çok Ethem in karısı Nurten’in ve Emin’nin karısı Hülya’nın hayatı etkiledi beni.Bir de Ethem’in kendini hiç bir yere ait hissedememesini anlattığı satırlar.Sevgisizlik….
En çok sevilenin Emin olması ama aynı zamanda en sevmediğim karakter olması.Velhasıl kitap çok güzel.Tavsiye
Olunur.