Hırs ya da oburluk, iki şekilde harekete geçirilebilir: (1) Yiyecek, içecek ve benzerlerine karşı hırslı arzu uyandıran fizyolojik bir dengesizliğin sonucu olarak. Yerleşik bir dengesizlik söz konusu olmadığı sürece, fizyolojik gereksinme giderildiğinde hırs kesilir. (2) Ruhsal bir dengesizlik, özellikle aşırı ölçüde kaygı, kuruntu, yalnızlık, güvensizlik duygusu, kimlikten yoksun olma vb. durumun varlığı söz konusu olduğunda. Bu durumlar, yiyeceğe karşı duyulan istek gibi bazı isteklerin doyurulması, cinsel doyuma ulaşma, güç, ün, mülk sahibi olma gibi isteklerin giderilmesiyle hafifletilebilir. Kişinin kaygılı vb. durumları giderilmediği, ya da büyük ölçüde azal-tılmadığı sürece, bu türden hırs, ilke olarak doyurulamaz. Birinci hırs türü, koşullara tepki gösterir; ikincisiyse, kişilik yapısının bir parçasıdır
Bir kuş yalnızken, içinde kalan son umut kırıntılarıyla acı acı öter; ancak ötüşüne karşılık alamayınca, gökyüzü onun için daha da genişler, yalnızlık hissi dayanılmaz bir hal alırdı.
İnsan varoluşu sorununun çözümü, artık doğaya dönüşte, ya da baba imgesine körü körüne itaat etmede değil, insanoğlunun bu dünyada kendisini rahat hissedebileceği, yabancılık çekmeyeceği bir ortamda korkutucu yalnızlık duygusunu yenebileceğini dile getiren yeni bir görüşte aranıyordu; bu yeni kavrama göre insanoğlu, insansal güçlerinin tam anlamıyla gelişmesiyle, sevme yetisinin, mantığını kullanma, güzellikler yaratma ve bunların tadını çıkarma, insanlığını türdeşleriyle paylaşma yetisinin gelişmesiyle ulaşabilirdi bu amacına. Budacıhk, Musevilik ve Hıristiyanlık bu yeni görüşü savundu.
İnsanoğlunun, kendisini tüm diğer insanlarla bir hissetmesine 8 Bugün, birçok bireysel “anaya bağlılık” vakası, tutucu ruhçözümlemeciler tarafından anneye karşı cinsel bağın çözülememiş olmasının bir sonucu olarak açıklanmakta. Bu açıklama, söz konusu bağın, insan varoluşunun olumsuz durumunun olası nedenlerinden yalnızca biri olduğunu görmezden gelmektedir.