Ünal Babur

Ünal Babur
@unal_1994
Eğer bir kimse hiçbir yerde hiçbir hesaba, hiçbir kitaba inanmazsa, evrenin bir sahibi olduğuna, gözetecisi, hesapçısı olduğuna inanmazsa, amellerinin muhasebesine, iyinin kötünün bir kriterinin olduğuna inanmazsa ve dünayı dilsiz kabul ederse, Jean Paul Sartre'nin sözü ile gökyüzünü ve dünyayı ahmak hissiz, şuursuz anlayışsız, idraksiz unsurların yığını olarak görürse, elli altmış yıllık bir ömürden sonra ölümle herşeyin sona ereceğine inanır ve sorumluluk ortadan kalkmış olur.
Reklam
İbnü’l-Arabî’den şunları aktarır; “Onlara (Cehennem ehli) vehim musallat olur. Böylece, azabı içinde bulundukları durumdan daha şiddetle duyumsarlar. Çektikleri azap, nefislerinde vehmin verdiği kuruntu sayesinde, bedenlerine temas eden duyulur ateşin azabından daha şiddetli olur.”
Bugünkü Arap ülkelerinin karşılaştığı meselelere uygun bir cevap bulabilmek için hem “Devlet”i, hem “Mukaddime”yi hem de “Kapital”i hatta konu ile ilgili başka eserleri incelemek lüzumludur.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kamus, belli bir konu üzerinde mümkün olduğu kadar çok bilgi toplamakla yetinir, ansiklopedi ise, bu bilgileri, çeşitli ilimler ve sanatlar arasındaki iç münasebeti meydana çıkarmak Cr onları rasyonel çerçevelere göre düzenlemek için, metotlu bir şekilde ele alır, daima bütünü gözetir, ayrıntıları temel prensiplere bağlayarak sergiler.
bugünü anlatan sözler
Kör, dilsiz ve kötürüm kimseler şehirlerde sığınaksız ve kimsesiz kalmışlardır. Onlara merhamet edecek bir kimse bile yoktur. Sizler de ne makamınızdan yararlanıp onlara yardım için bir iş yapıyorsunuz ve ne de (sığınaksız insanların) yardımına koşan kimselere yardımcı oluyorsunuz. Zalimlere dalkavukluk ve yaltaklık yaparak güvence kazanmaya çalışıyorsunuz. Bütün bunları yüce Allah size yasaklamıştır; oysa sizler bundan gaflet ediyorsunuz
Reklam
Allah'ım! Seni -fitnelerle birleşmiş nefsî hırsların kendisini lekelemediği, zan ve hayalin karışmadığı ve hiçbir yolun onu değiştirmediği- azametine ant veriyorum ki, hiçbir şek ve şüphe kalmamış bir şekilde sana kavuşuncaya kadar beni fitne dolu imtihanlardan ve şeytanın tehlikelerinden koru. Zira sen merhametlilerin en merhametlisisin.
Ortamın şartları beni rahatsız ettiğinde ve yeryüzü onca genişliğine rağmen bana dar geldiğinde sığınağım sensin.
Meşhur filozof ve matematikçi Paskal’ın da dediği gibi: “Allah’ı idrak eden kalptir, akıl değil. Fakat halk bir türlü anlayamadı bunu.”
Eğer insan “Allah’ı tanıma fıtratı” özelliğini korumaya ve onu günden güne güçlendirmeye uygun bir şekilde çalışmazsa, çoğu zaman birtakım sapmalara maruz kalır ve gaflet perdeleri bâtınî gücün etkilerinin açığa çıkmasını önler. Fakat bunların hepsine rağmen yine de insan, onu meşgul edip, bu etken güçten gafil eden maddi ve zahiri vesilelerden tamamen ümidini kestiği anda yeniden gerçek mahbubuna ve asıl ümit bağlayacağı mutlak güce yönelir.
Reklam
Bazen insanın yüzeysel olarak inkâra kalkışması ise sonradan gelme birtakım nedenlere dayanmaktadır. Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz: 1-Nefsanî isteklerin hâkimiyet ve etkisi altında kalmak 2- Bazı Allah’a inanan gafil ve gurura dalmış insanların rahatsız edici ahlak, davranış ve yaşayış tarzları 3-Allah’a taptıklarını iddia edenlerin hataları, ahlaki ve içtimai alanlarda Allah ve din adına yapılan kötü ameller 4-Allah hakkında nakış bir inanca sahip olan kimselerin yanlış değerlendirmeleri, öyle ki hadisenin tabi nedenlerini aramadan vasıtasız olarak doğrudan Allah’ın iradesinden kaynaklandığını söylüyorlar. Oysa Allah, maddi hadiselerin, maddi nedenleri olmasını ve işlerin yaratılış âleminde koyduğu uygun vesilelerle yapılmasını irade etmiştir.
Belki de her insan ferdi sayısınca, Allah’ı takıma yolu bulunduğunu söyleyebiliriz. Çünkü idrak ve kabiliyet derecesi herkeste aynı değildir. Öte yandan dünyadaki bütün varlıkların sayısınca Allah’ı tanımak için yol bulunduğu söylenebilir; hatta âlemdeki bütün zerreler, hücreler ve atomlar kadar. Esasen ilim, Allah’ı tanıma yollarını insanın yüzüne açmakta. Ne var ki ilim, varlık dünyasındaki ilişkileri, nedenleri ve güçleri tanımaktan ibarettir. Dünyayı tanımak ise, Allah’ı tanımak ve O’nun varlığını ispat etmek için en önemli yollardan birisidir.
Şehid Bahüner şöyle diyor: “Toplumlarda en büyük darbeyi vuranlar, kadının özgürlük sesini dünyaya duyuranlarda. Zira bu kadar gayri meşru ilişkiler ve çocuk düşürmeler, o tür puşt düşüncenin ürünüdürler.”
İmam Ali (a.s)
“Allah'ım! Seni sürekli anma istek ve aşkını bana ilham eyle (kalbime yerleştir) ve bana, isimlerine ve kudsünün mahalline ulaşma gayret ve neşesi ver.”
İmam Cafer Sadık (a.s): “Allah’ı perde, şekil veya örnek aracılığı ile bildiğini iddia eden kimse müşriktir. Çünkü perde, şekil ve örnek Allah’ın dışında şeylerdir. (O’nun kendisi değildirler) O birdir ve birliği ifade edilmiştir. O’nu başka bir şey aracılığı ile bildiğini sanan kişi, O’nun birliğini nasıl ifade etmiş sayılabilir? Allah’ı sadece Allah aracılığı ile bilen kişi, O’nu bilmiş olur. O’nu kendi aracılığı ile bilmeyen, O’nu bilmiş değildir; başkasını bilmiştir. Yaratıcı işe yaratık arasında hiçbir şey yoktur. Allah, bütün nesnelerin yaratıcısıdır; ama onları bir nesneden yaratmamıştır. O, isimleri ile anılır; fakat isimlerinden başkadır, isimleri de O’ndan başkadır. Bilmediği bir şeye inandığını sanan kimse, bilgiden sapmıştır. Yaratık, herhangi bir şeyi ancak Allah aracılığı ile idrak eder. Allah’ı bilmek de, ancak Allah aracılığı ile mümkündür. Bununla birlikte Allah yaratıklarının dışında, yaratıkları da Allah’ın dışındadır.”
1.351 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.