Bu kitapla birlikte Murakami’nin Türkçeye çevrilmiş tüm kitaplarını okumuş oldum. O büyülü dilini bu kitabının da tüm sayfalarında buldum. Murakami insanın içine işleyen güçlü bir yazar.
Kitap, kitabın kahramanı Tsukuru Tazaki ve onun arkadaşları Ak, Kara, Kızıl ve Mavi’nin ilk gençlik yıllarında kurmuş oldukları dostluğu anlatıyor. Diğer dördü üniversiteyi kendi şehirleri olan Nagoya’da okumayı seçerken, Tsukuru okumak için Tokyo’ya gider. O sarsılmaz arkadaşlıkları üniversite ikinci sınıftayken Mavi’den gelen bir telefonla biter. Mavi tüm grubun sözcüsü olarak artık Tsukuru ile görüşmeyeceklerini söyler.
Kitap bu minval üzerine kurgusunu bulur ve enteresan bir şekilde gelişmeye başlar. İyi okumalar dilerim.
Olaylarla Türkiye Ekonomisi kitabı gerçekten isminin hakkını veriyor. Cumhuriyet'in ilk yıllarından başlayarak 2001 Krizine kadar ülkenin yaşadığı ekonomik sorunların tarafsız bir şekilde kaleme alındığını söyleyebilirim. İkinci kitabın geleceğini söylemişler. Herhâlde ikinci kitap 2023 yılında çıkar diye tahmin ediyorum. Çok büyük ihtimalle
Büyük bir şirketin yöneticisi,"İşe alacağım insanları seçerken,gülümsemeyi bilen bir lise mezununu,asık suratlı bir üniversite mezununa tercih ederim.. "demişti.
ÜLKEMİZDE Cumhuriyet döneminde bir iki denemeden sonra 1946 yılında çok partili demokrasiye geçilmiştir. Bu süre içinde birkaç kesintiye uğrasa da genellikle giderek gelişmesi ve yaygınlaşması beklenen demokrasi kültürümüz ve uygulamamızda çeşitli konularda zaman zaman geriye düşülmektedir.
Başlangıçta her il bir seçim çevresi kabul edilmiş ve
Kadının evliliğe bakış açısı bunca yıl içinde pek değişmiş gibi gözükmüyor. Husbands and Wives adlı son kitaplarına kay- naklık eden bir araştırmada Dr. Anthony Pietropinto ve Jac- queline Simaneur, birçok kadının evliliği hâlâ bir kale olarak gördüğünü ortaya çıkarmış. Kadınlar, kocalarını seçerken prenslerini, yani onları sorumluluktan kurtaracak birisini bekliyor. İyi seks, kamçılayıcı arkadaşlık ikinci planda kalıyor. İçten yaşamın tehlikelerinin üstünde bir payanda verin, sadece orada oturmaktan mutlu olacaklardır.
Araştırmadaki kadınların eğitim seviyesinin, aşka ve evliliğe yönelik tutumlarıyla pek ilişkili olmadığı gözlenmiş. Lisans üstü bir derecesi olan bir ev kadını, kocasını nasıl seçtiğini açıklamış: çünkü "onun yaşamının merkeziydim. Benit etmek için elinden geleni yaptı. lyi bir tedarikçi olabileceğini ve bana ekonomik güvence verebileceğini hissettim." (Bu anketteki kadınların birçoğu için ekonomik güvence erkekten beklenenlerin başında yer alıyor.)
Bir başka üniversite mezunu kadın, ağına düşürmeyi ba- şardığı erkek için şunları söylüyor: "Hep en iyi dostum ol- muştur, böyle de olacaktır. Bana aşık olup benimle evlenmek is- teyinceye kadar peşini bırakmadım.'
Güneyli bir kadın bana, evlenirken, "bu yoğun, romantik, seksi, heyecan verici, sevgi dolu ilişkiyi" istediğini anlattı. Ama sonunda beklentilerindeki romantik yanılsamayı görmüştü. "Çocuklarla emniyet içinde evde kalabilmeyi ve onun eve he- yecan, sevgi ve macera getirmesini sağlamayı istiyordum."
Çoğu Japon -özellikle de erkekler- için en önemli destek grubu şirketleridir. Üniversite mezunları geleneksel olarak işverenlerini neredeyse eş seçerken gösterdikleri özenle seçerler. Tıpkı bir evlilik gibi, şirket ile ilişkinin de ömür boyu olması amaçlanmıştır. Japon çalışanların geleneksel olarak ömür boyu faydalandığı mali güvenlik ve iş güvenliği hakkında çok fazla şey yazılmıştır. Ama kendileri için önemli olan duygusal destektir. Örneğin, çalışanlardan biri hastalandığında, şirket eve doktor göndermekle kalmaz, patronun da üzüntüsünü sunmak üzere o evi ziyaret etmesi yaygındır. Bu duygu birkaç yıl önce Kyoto Ceramic Şirketi yetkililerince işçiler ve aileleri için bir toplu mezar yeri satın aldığında aşırı uçlara götürülmüştür. Çalışanlarının ölümden sonra da “yalnız hissetmeyeceklerinden” emin olmak istemişlerdir.
Emma, çocukluğunda annesinden gereken ilgiyi göremez ve anneannesi tarafından büyütülür. Üniversite çağı geldiğinde ise ailesinin baskılarına dayanamaz ve tıp fakültesine başlar. İlk dönemin sonlarına doğru anneannesinin vefatıyla sarsılan Emma, yaşadığı üzüntü ile baş edemez ve hem üniversiteyi bırakır hem de erkek arkadaşından ayrılır.
Bir