Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

İsmail Gülüm

İsmail Gülüm
@unlem
Sıkı Okur
Babidilba * Hiçlik Makamı...
20 okur puanı
Aralık 2017 tarihinde katıldı
Olmayan Şehrin Bayramı
Şekerleri kim bulacak, kim toplayacak, hangi kapıların zili çalacak, kapıları kim bulacak, kimin elleri öpülecek, kim öpebilecek, harçlığı kim verecek, kim alacak, yemekleri hangi anneler yapacak, hangi çocuklar o yemekleri yiyebilecek, mutfağı kim bulacak, masayı kim kuracak, sandalyeler nasıl dolacak, kardeş kardeşe ana çocuğa çocuk babaya hangi sabah hangi evde sarılacak, yüzlere yakışan gülmeler, iyikiler, dilekler, temenniler, dualar hangi gözün kulağın hakkı olacak? Toprak aldığına bugün bayram nasıl diyecek? Şehir bayrama nasıl kavuşacak, bu şehri kim nasıl bulacak? Geçmiş yıllardaki kutlanmışlık ilerdeki yıllara nasıl bulaşacak? Bayram nerede, şehir nerede, insan nerede?
Reklam
2 dakika
O geceden sonra Ademoğlu, yağmurdan, karanlıktan, üşümekten korkana dönüştü. Gözlerinin gördüğünü, kulağının duyduğunu dile dökemeyecek kadar aciz kaldı. Yok oluşa tanıklık etmiş ama yok olmamışlığın şaşkınlığı yüzünde silinmez bir iz bıraktı. Var kalabilmek bir hayatmış gibi görünse de, bir günlük tarih ve iki dakikalık zaman bir ömrün bedeliydi. Ademoğlu beklenen güneşin azabı getireceğini bilmeden ışığı aramaya devam etti, geç te olsa ışık geldiğinde karanlığa düştüğünü anladı. Herkesin bir Dünyası varken, kendisine düşen zifiri bir kuyuydu, titreye titreye içine girdi. Ve o gün orada üç gün içinde şehriyle beraber soğuk soğuk kayboldu.
Doğum 33 yıl önce mi? 33 yıl sonra mı?
Koronayı bir şekilde atlatmayı başarmış, 6'ıncı katta çökmeye yakın bir binadan ailesiyle çıkmış, ikinci depremde sokakta apartmanlar arasında sıkışmadan kaçmayı başarmış ama yakınlarını, dostlarını, komşularını 1 dakikada kaybetmiş, tesadüf eseri canlı kalınan bu hayatta çekirgenin kaç defa daha sıçrayabileceğini bilmeden tam 33 yıl önce olmuş olan. Hayat yakalanmadan sıçrayabildiğin kadarıyla çizgiden döndüğün anlardaymış. Matematikle değil yaşadıklarınla yaş alırsın. "Çok önceden ölebilirdim" diyerek şu an yaşadığın günlerin uzatmalara kalan şans dakikaları gibi düşünmekse bu kadar şeyi yaşayıp delirmemenin ne kadar zor olduğunun bir göstergesi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hatay'dan...
Her gün "Nasılsın" diye soran sevdiklerimin sayısı azaldı mı, kaldı mı bilemem. Sanki yoklar, hepsi gitmiş gibi. Olaki bunu sormak isteyipte soramayan, sesi çıkmayan, bir yerlerde sıkışan, o canlara anlatmak isterim. Nasıl bir şey biliyor musunuz ? Evin sokaksa artık hissizleşip soğuğu hissetmiyorsun, değilse şayet eve girsen iliklerine kadar korkuyorsun, her vücudun ısındığında çözülüyorsun, akıyorsun. Yaşamanın vicdan azabının ağırlığı evde seninle oturuyor. Bedeninin günlerdir titremesine, kalbinin her an duracağı hissine alışıyorsun. Bitkin düşersen, uyuyamıyorsun. 2 dk uyumaya çalışsan boşluğa düşüyorsun hep sallanıyorsun. Açsın ama lokmalar boğazında düğümleniyor yiyemiyorsun, yediğin her yemeği hakkın görmüyorsun. O gece ölmedin ama altı gecedir ölüyorsun. Gözlerini kapatıyorsun ama sürekli sallanıyorsun, gözlerini açmak ise hiç istemiyorsun. Düşünüyorsun, kimsesiz kalan insanların adı olur peki ya şehirsiz herşeyi toprağı yok olan alan insanlara ne derler? bulamıyorsun. Tıpkı çocukluğun gibi. Şimdi 6 gün önce hayaller kurduğun ailenin gözlerine bakarken "artık bizim bir hayalimiz bile olamaz" diyemiyorsun. Kesin çaresizlik nedir onu görüyorsun, artık sadece sessizlik var, ha bir de etrafa git gide yayılan o garip koku. Bir de özlem var, kalbin içini patlatacak insan özlemi ve şehir özlemi Yani kısaca kurban olduğum biz iyi miyiz? Değiliz.
178 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.