Ah!
Âh hâlinin sahibi, ana karnındaki cenin biçiminde, öyle bir noktaya gelip dayandığında, Safiye Erol'un mecazıyla söylersek, artık kandilde yağ tükenmiştir. Orada ciğer makamından kopan nefes hiçbir engelle karşılaşmadan hançereden geçerek artık ruhun da bedenin de taşıyamadığı yangını dışarı taşırır, bir yanardağ infilâkıyla püskürür. Geriye bir nefeslik bir ünlem kalmıştır. Ah!
Tanrı, tüm kırılmış parçaları yerine yapıştıran bir ünlem işareti; kişi inanıyorsa eğer, demek ki çok yorulmuştur ve yaşamını tek başına yönetecek durumda değildir.
Sayfa 119 - CanKitabı okudu
Reklam
Tutunabilecek tek ünlem, keşkelerden çıkarabileceğimiz tek ders: "İyi ki." Sen ki ömrü keşkelerle dolu birisin. İyi ki dediğin her şey o keşkelerden ders çıkarmak olmasaydı, şükür bu kadarını başarabilmeseydin, geri dönmeyi bu kadar kuvvetle ister miydin?
Ne kalem yazabildim halimizi ne de cümleler anladı bizi. Ünlem şaşkın, virgül eğri... Bir noktaya gizledik derdimizi.
Her akıl yürütme ünlem yerini tutar; yakınma dolu bir ton, mantığın ağırbaşlılığını bastırır. Kasvetli renkler fikirleri soluklaştırır, mezarlık paragrafların üzerine taşar, buyrukların içinde çürük kokusu vardır, zaman dışı bir kristalin içindeki son hazan günüdür bu… Ruh, üzerine gelen miyasmalar karşısında savunmasızdır çünkü gökyüzü ile yeryüzü arasında bulunan en çürümüş yerden çıkıp gelir bunlar; şevkatin içinde çılgınlığın yattığı yerden, rüyaların kaynaştığı ütopyaların çirkef kuyusundan: Ruhumuzdan… Evrenin yasalarını değiştirebilsek ya da kaprislerini önceden görebilsek bile, bu ruh, çileleleriyle ve kendi yıkımına dair ilkeyle boyun eğdirirdi bize.
Bir ünlem gibi dimdik duruyor bedenim Bağırıyor hâlâ: Emperyalizme ölüm! Sömürüye son!
Sayfa 97
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.