O şehit ki Allah katında ebedi diri kalır. O şehit ki ayağını üzengiye koy- muşsa bir kez, Allah hesap sorası değildir ondan. O şehit ki can vermekten lezzet duyar. Öyle bir lezzet ki oğul, diriltilä tekrar be tekrar can vermek ister. Törensiz ve kefensiz ölür, varlıksız ve bedensiz yaşar. O ki burada bir göz yumar, sonra huzur-1 Nebi'de bir göz açar. Hamza'ya nasıl özenmeyeyim, Yasir ile Sümeyye'yi nasıl anmayayım oğul? Şehâdet onların sevdalı sesinde imanın bir değil, bin kez dirilmesi iken ha- sat zamanında heybemi neden doldurmayayım? Bana cat veren, emanetini almak istediğinde yahut Sevgili kendisini kavuşmam için bana gel ettiğinde, gözümü kırpmadan kab edersem, neden bana itiraz edersin ki oğul? Susuzun suya kavuşmasına, hasretin hasretle buluşmasına mâni mi ola caksın? Sevgili, 'En şerefli ölüm, şehitlerin ölümüdür.' derken beni o şereften mi mahrum bırakmak istersin oğul? Geceleri ay ışıdığında, Hamza'nın üzerine sağanak inen nurlar benim üzerime inmesin mi; şehitlerin baş ucunda Rahmanî neşide- ler okuyan melekler benim başıma gelmesin mi? Oğul, unut- ma, yıldızlar, başka bir kıyıda doğmak için batarlar ama şe hitler daima nur içinde yatarlar.
Unutmak zaten başlı başına kendi içinde çelişen bir eylem... Unut diyor önce, sonra unut-ma diyor, önce unuttuklarını sana tekrar hatırlatıyor emir vererek üstelik.
Fransızca söylediği şarkılarıyla tanınan Belçikalı bir sanatçıdır Jacques Brel.
Hiç dinlediniz mi bilmiyorum, olağanüstü bir yorumu vardır. 1978’de akciğer kanserinden vefat eden Brel’in şarkılarının sözleri derin felsefi izler taşır. Örneğin “On n’oublie rien” (Hiçbir şey unutulmaz) isimli meşhur şarkısındaki yaklaşımı düşündürücüdür.
Unut(ul)ma
“Onu da öbür gün düşünürüz. Biriktirmenin ne anlamı var? Deli gibi didinip durmanın faydası yok. Ölüm var, ölüm! Bana bak bazıları ölmeyi istese de beceremezler, sakın unut ma bunu.”
Uğuldayan ve hep uğuldayan
bir orman kadar üşüyorum şimdi
yanlış rüzgârlar esiyor dallarımda
yanlış ve zehirli çiçekler açıyor
Kanımda kocaman gözleriyle bir çığlık
Su ve ses kadar beklediğim
ne kaldı geride, bilmiyorum
Uğuldayan ve hep uğuldayan
bir orman kadar üşüyorum şimdi
yanlış rüzgârlar esiyor dallarımda
yanlış ve zehirli çiçekler açıyor
Ahmet Telli'den okuduğum ilk şiir kitabı diğer şiir kitaplarındaki seçmeler yer almaktadır.
Ahmet Telli 12 Eylül'den sonra uzunca bir süre tutuklu kaldı.1960 sonrası toplumcu gerçekçi şiirimizin ikinci kuşağında yer alan özgün şairlerden biridir şiirlerinde de hapishane, özgürlük gibi kavramlarının yanı sıra romantik kişiliğine de rastlamaktasınız.
Yanlış, daha baştan yanlış
bir şiirdi bu, biliyorum
ve belki ömrümüzün yakın geçmişi
bu kadar doğruydu ancak, kimbilir
Kalbim unut bu şiiri
Ahmet Telli, Unut bu şiiri demiş ama kendisi de unutmamış.
"Yağmur damlaları kadar değerli ve narindir gülüşlerin.
Toprak misali her yağmurda canlanır sensiz bedenim.
Damla damla yağdıkça yalnızlığın içindeki griyeler...
Sırılsıklam ıslanırım, yağmur olur se-
ninle olan hayallerim.
Gülmek nedir bilmem ben yokluğunda, susar sakit olur sensizliği yazarım şu satırlara
Eğer ki bir gün gideceksen sevdiğim,
Ben seni nasibim kadar sevdim unut- ma!"
Körlük, nedir? Körlük, karanlık sözcüğüyle ifade edilir genelde. Körlük, koyu yoğun bir karanlığı temsil edermiş gibi, sanki. Peki, süt köpüğü beyazlığın içinde kör olmak mümkün mü? Körlük, beyazlıkla nasıl ifade edilebilir?Beyazlık, hakikati temsil eden bir renk değil midir? Siyah olan, karanlık olan, körlük değil midir? Peki, ya karanlığı süt beyazı hakikat olarak algılamanın adı nedir Allah aşkına?Herkesin doğrusu kendine hakikat zaten. Hakikat, tek midir? Hakikat, çeşit çeşit olabilir mi sahiden?
Hakikatlerin çoğulluğu, kaosa neden olur mu? Karanlık ile aydınlık, körlük ile görme olgusu, siyah ile beyazın tezatlığını aklının bir köşesinde tut, şimdilik. Tut ki, tezatları birbirinden ayıranın sadece ince bir çizgi olduğu gerçeğini unut(a)ma.
Saramago nun insanı sarsan, etkisi altına alan ve insanı kendisiyle yüzleştiren -sizi tutup yakanızdan aynanın karşısına geçiren ve sizi biriktirmiş olduğunuz maskeleri yakmaya davet eden- toplumla yüzleştiren bir eser. Çokça sorgularken yakaladım kendimi ve kafa karışıklığı yaşadım bir süre.
Kafa karıştıran kitaplar okuyun. Bulantı, hakikati görmekde kilittir nitekim.
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022104,1bin okunma
"Biriktirmenin ne anlamı var? Deli gibi didinip durmanın faydası yok.
Ölüm var, ölüm!
Bana bak bazıları ölmeyi istese de beceremezler, sakın unut ma bunu . "