İsim ve kapak olarak merak uyandıran, olayların Nevşehir'de geçtiği için bana çok cazip gelen ve sanki o dönemde yaşamışım hissi veren güzel kitap. Ermeni, Rum, Ortadoks gibi farklı dinlerin bir arada yaşamaları ve Ermeni tehciri konu alınmış. Sahiden bunlar gerçek mi diye uzun süre düşündüm ki hâlâ cevabını netleştirmiş değilim. İnsanı, insan olarak sevmek gerektiği mesajını aldım. Umarım herkes aynı düşünceye sahip olur.
"Unutkan Ayna " romanı, Gürsel Korat'tan okuduğum ikinci roman. Yazarın kalemiyle son romanı "Uyku Ülkesi"nde tanıştım. Tavsiyeler üzerine birkaç ay önce aldığım bu romanı da hemen okuyup yazarın edebiyat koşusuna eşlik etmek istedim. Bu nedenle "Uyku Ülkesi" bitince vakit kaybetmeden okudum ve "İyi ki okudum." dediklerimden oldu.
Roman, tarih temalı bir hikâyeyi aktarıyor bize. "1915 Olayları" çerçevesinde insanların "kendi"leriyle, "komşu"larıyla savaşımını, inşaatın yurtlarından kaçışını duygu sömürüsüne kaçmadan, hassas teraziyle, tabiri caizse haddeden süzerek, anlatıyor.
Roman, kalabalık kişi kadrosuyla Nevşehir yöresini ve yer altı şehirlerini de aktararak okurken sizi sürükleyecek, akıcı ve yalın anlatımıyla etkileyecektir sizi de.
Romanı okurken yazarımızın o dönemin fotoğrafını çekerek aynada kalan görüntünün geleceğe seslenmeyi amaçladığını fark edeceksiniz.
İyi okumalar dilerim.
Unutkan Ayna
Gürsel Korat çağdaş yazarlarımızdan biri. Yeni yılda yeni bir yazar, yeni bir eser ile tanışmış oldum, "Unutkan Ayna" ile.
Roman 1915 yılının Haziran ayında geçiyor. Bildiğimiz tarihe damgasını vuran Tehcir Kanunu'nun farklı bir yansımasını okuyoruz kitapta. Zorunlu göç öncesi Nevşehir'de yaşayan Ermeni, Rum ve Türk vatandaşların 10 gününü anlatmış yazar. Dostluk da acımasızlık da millet, din, dil, ırk gözetmiyor. Tarihte acımasız yüreklerin yaptıklarını dostça yaşam süren masum insanlar çekmiş ne yazık ki. Balkanlardan göçe zorlanan Müslümanlar da ülkemizden gönderilen Ermeniler de aynı acıları yaşamış. Kitap güzel bir empati örneği bana göre. Yazarın akıcı dilini sevdim ancak esnaf ağzını yansıtmak için kullandığını düşündüğüm argo ifadeler beni biraz rahatsız etti. Ama bu küçük eleştiri kitabın değersiz olduğunu göstermiyor. Akışa kaptırıp okudum. Kirkor ve Memet'in dostluğu içime işledi diyebilirim.
This text has been automatically translated from Turkish. Show Original
I read the book for a long time! It describes in a fluent language the events that took place in a town of Nevsehir during the Armenian isolation! Of course you feel the weight of isolation! Despite this, it has the taste of tension, characters, and even a crime novel!280 syf.
·
Not rated
Umutsuzluğun,mutsuzluğun ve biçareliğin içinde dayanışmayı,ayrışmadan bir/biz olmayı,güçlü bağları,sevgiyi ve umudu hissettiren satırları okudukça baktığınız aynada görüyorsunuz geçmişi.Rum ve Ermeni kıyımını bu kez doğu’dan değil İçAnadolu’dan,Nevşehir vadilerinden izliyorsunuz.ortamın kaosunu,çaresiz telaşını olay örgüsünün karmaşıklığı ile
This text has been automatically translated from Turkish. Show Original
I can say that it is a quality work, written very bravely and balanced on both sides. A book like Nikos Kazantzakis' Captain Mihalis. It can be said to be an objective work in that it reflects the mistakes, ambitions, goodness and evil of both sides.
Even though when I first started reading it, I thought it was written incorrectly, you can see that it is not like that when the topics become clear. It is a fluent work that can be read in one go. It offers a short section for those who are curious about the first moments of the deportation period.
In conclusion, a must read? I can say it should be read.