Senden çoktan umudu kestim ama
Ellerimde hâlâ unutmabeni çiçekleri
Canım bedenimden sökülürcesine
Yüzüm yerlere dökülürcesine
Son bir bakış için ölürcesine
Nasıl özlüyorum seni
Annesi bu heyecana kocaman bir gülümseme ile karşılık verdi."Adı ne bu çiçeğin biliyor musun sen?"
"Ne?"
"Unutmabeni çiçeği."
"Unutmabeni mi?"dedi Murathan şaşkın şaşkın.
"Evet."dedi annesi elindeki küçük çiçeği kibarca okşayarak.
"Neyi unutuyor ki?"diye sordu Murathan. "Zaten küçücük."
"Sevenin sevdiğini unutma ihtimali işte bu kadar küçük olduğu için öyle demişler annecim."
Ne fark ederler de bir yerlerde aklım şimdi
Hiç önemi kalmadı üzen, kalan, giden kimdi
Senden çoktan umudu kestim ama
Ellerimde hâlâ unutmabeni çiçekleri 🌼🎶
"O mavi başkaydı. Nerede görse hatırlardı. Nerede görse bilirdi mavinin o tonunu. Açık mavi. Gökyüzü gibi. Unutmabeni çiçeği gibi... O bu rengi bilirdi. Ezberebilirdi..."
Efsane Ortaçağ’da geçer. Efsaneye göre bir şövalye ve sevgilisi Tuna Nehri kıyısında yürüyüşe çıkarlar. Tam bu sırada nehrin üzerinde akıp gitmekte olan mavi bir çiçek görürler. Şövalyenin sevgilisi bu çiçeği çok beğenir bunun ardından şövalye, sevgilisi için bu çiçeği nehirden almak ister. Ancak almaya çalışırken nehre düşer. Akıntıya kapılan şövalye çiçeği sevgilisine doğru atar ve ardından “Unutma Beni” diye bağırır. O günden sonra unutmabeni çiçeği olarak anılır.